Akdeniz’de birkaç küçük tekne, devletlerin ikiyüzlülüğünü ve insanlığın suskunluğunu açığa çıkarıyor.
Akdeniz’in dalgalarında ilerleyen birkaç küçük gemi… İçinde doktorlar, aktivistler, gazeteciler, vicdan sahibi insanlar var. Ellerinde insani yardım malzemesi dışında hiçbir şey yok. Ama bu gemiler birdenbire, adeta sivillere karşı terörize olmuş bir devlet donanmasının karşısına çıkıyor: İsrail. Silahsız sivilleri “tehdit” olarak gören, yardım kutularını “tehlike” sayan bir zihniyetle karşı karşıya. Uluslararası hukuk açıkça çiğneniyor, insanların özgürlüğü gasp ediliyor. Ve dünya? Yine bildiğimiz gibi: Koca koca devletler, dillerinde demokrasi nutukları, insan hakları söylemleri… Ama sıra Filistin’e geldiğinde ağızlarından tek çıkan cümle “endişeliyiz.”
ABD, İsrail’in güvenlik hakkını ezber gibi tekrarlıyor. Avrupa Birliği, her zamanki ikiyüzlülüğüyle üç beş kınama cümlesi kuruyor. İnsan haklarını sadece kendi çıkarlarına hizmet ettiği zaman hatırlayan bu düzen, Gazze’de açlıktan ölen çocuklara sırtını dönüyor. Birleşmiş Milletler ise zaten etkisiz bir vitrin; karar alıyor ama büyük devletler istemezse hiçbir şey olmuyor. Bu kokuşmuş düzende vicdanı devletler değil, siviller taşıyor. İşte bu yüzden Sumud Filosu değerli. Çünkü o küçük tekneler, büyük devletlerin koca yalanlarını ortaya saçıyor.
Türkiye’ye gelince… Yıllardır meydanlarda “Filistin davası” sloganları atılıyor. Gazze denildiğinde kardeşlik, mazlumlara sahip çıkma, zalime karşı durma sözleri havada uçuşuyor. Ama işin perde arkasına bakınca başka bir tablo var: İsrail ile ticaret rekor kırıyor, gemiler limanlara girip çıkıyor, enerji anlaşmaları hızla ilerliyor. Bu nasıl bir çelişkidir? Bir yandan mazlumun yanında poz ver, diğer yandan zalimle ticaretini artır. Bu, siyaset değil, düpedüz ikiyüzlülük. Filistin davası, iç politika malzemesi yapıldıkça, aslında en çok zararı yine Filistin görüyor. Eğer gerçekten Filistin’in yanında olunmak isteniyorsa, sadece sözde değil, somut adımlarla, yani ticarette, diplomaside, uluslararası arenada bedel ödemeyi göze alarak durulmalı. Yoksa geriye sadece boş sloganlar kalır.
Sumud Filosu belki küçük bir girişim. Belki birkaç geminin taşıdığı yardım, Gazze’deki kuşatmayı yıkmaya yetmez. Ama dünyaya büyük bir şey hatırlatıyor: İnsanlık hâlâ ölmedi. Vicdan hâlâ yaşıyor. Ve devletlerin suskunluğunu sivillerin cesareti bozuyor. Bugün bu gemiler, yalnızca Gazze için değil, tüm dünya için bir sınavdır. Eğer uluslararası sularda sivillere saldırı normalleşirse, yarın kimse kendini güvende sayamaz.
Küçük gemiler, büyük devletleri utandırdı. İsrail’in zulmü ortada. ABD’nin desteği ortada. Avrupa’nın sessizliği ortada. Türkiye’nin ikiyüzlülüğü ortada. Maskeler tek tek düşüyor. Sumud Filosu, o küçücük teknelerle hepimize şunu haykırıyor: Devletler menfaat için susar, ama vicdan için yola çıkanları kimse susturamaz.
Ve belki de asıl utanç, bu gerçeği hatırlatanların bir avuç sivil, unutanların ise koca koca devletler olmasıdır.