Raif Medetoğlu

Vahyin Rehberliğinde... (1 )

Raif Medetoğlu

Hayatta insanın en yüksek ve en üstün gayesi, Allah'ın rızasına mazhar olmaktır.
Buna ulaşmak ise ,hattı hareketi en doğru olan Resulü Ekrem (as)'mın bize gösterdiği hidayet yolu ,sünneti seniye ve Kur'an'ın nurani caddesidir.

Akıl vahyin rehberliğinde hira mağarasında yükselen sese kulak vererek, yeni bir ahlâk nizamı ve yeni bir cemiyet ihya ve inşaa  ederek, insanlığı ebedi yokluktan kurtarıp, ebediyet ülkesi ahiret yurdunda daimi ve ölümsüz bir surette yaşayacak ve yaşatacak bir medeniyet ve inanç anlayışını bize miras bırakmıştır...

Hiç kuşkusuz tevhid hakikatinden uzak, İslam'ın nurundan feyiz alamayan bütün felsefi akımlar şirk ve küfrü içinde barındıran düşünceler ile boğulmuştur.
Tabii olarak böyle bir düşünce ile Allah'ın rızasına ulaşmak mümkün değildir.

Allah'ın rızasına kavuşmanın tek yolu, âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili peygamberimizin bize gösterdiği saadet yolu olan Kur'an'ın büyük ve nurani caddesinden gitmek, onun sözlerini ve tavsiyelerini bir şeref nişanesi telâkki etmekle mümkündür...

Allah ve ahirete giden yol efendimizin sünneti seniyesidir.
Diğer bütün yollar insanı hem dünyada, hem ahirette hüsrana götüren yollardır..

Allah'a derin bir saygıyı ifade eden kulluk bilinci, ancak sevgili peygamberimizin tavır ve davranışlarını hayatımızın her safhasına taşıyarak mümkün hale getirebiliriz.

Allah'ın rızasına uygun en asil  davranış peygamberimizin ortaya koyduğu hayat bahşeden prensiplerdir.
Zira onun izinden gitmek kurtuluş yolunda şirk ve küfrü yayanlara karşı büyük bir zaferi netice veriyor...

Nitekim Kur'an-ı Kerim'de bir çok ayette 
“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” (Âl-i İmrân, 3/31)
Bu ruh ve anlayış bütünlüğü içinde davranmamızı kudret tahtında ki ,bizi yoktan vücuda getiren irade emir buyurmuştur...

Evet, Cenâb-ı Hakka iman eden, elbette Ona itaat edecek. 
Ve itaat yolları içinde en makbulü ve en müstakimi ve en kısası, bilâşüphe, Habibullahın gösterdiği ve takip ettiği yoldur.

Netice-i kelam ;
insan hakka ve hakikate vasıl olmak istiyorsa, Allah'a yakın olmayı ve rızasını kazanmayı arzu ediyorsa, onun (c.c) Habibine (asm) tabi olmalı ve sünnetlerini hayatına rehber edinmelidir.

Onun (asm) açtığı yoldan başka yolda yürüyen hakikatin nurlarından ayrılır, dalalete sapar ve karanlığa gömülür.

Nefsimizi muhatap alarak şöyle bir telkinde bulunmak lazım gelir.

Şu az ve geçici ömrümüzü tüketirken, ahirete yönelik işlerde Allah'ın memnun olduğu amelleri işlemek ve ömrümüzün her bir dakikasını faideli hâle getirmek için gafletin verdiği huzursuzluğu gidermek,
Ancak efendimizin en küçük adetini ibadete tebdil etmek üzere şeref ve haysiyet içinde bir hayatın ebediyet ülkesinde vücut bulması için bu kısa ömürde zat-ı Muhammediye (as) benzeyerek mümkün kılabiliriz...

Günümüz dünyasında müminlerin birbiriyle kalben manevi bir kopukluk içinde olması hiç kuşkusuz Resulü Ekrem (as) ile olan kalbi munasebetin azlığındandır...

Oysa ümmetinin affı ve selameti için hayatın her safhasında secde hâlinde göz yaşı döken mümtaz ve müstesna bir şahsiyet olan peygamberi zişanın caddesinden çıkmak onun arkasından gitmemek ona komşu olmayı mümkün kılmayan bir olaydır...

Onun(asm) rehberliğini kabul etmemek yada tembellik ederek uymamak büyük bir hasarettir...

Selametle kalınız....

Yazarın Diğer Yazıları