Halil Yılmaz

İnciler ve kurtlar

Halil Yılmaz

Bulunduğu makam, sahip olduğu unvan her ne olursa olsun, herkes önce insandır.
Duygulanıyor, hüzünleniyor, coşuyor, eğleniyor...

Makamdayken adam gibi resmiyet bürünüyor, halkın arasındayken adam gibi samimiyet görünüyor.

Her insanın, temsil ettiği makamın resmiyetinden dolayı, içinde kurtlar birikiyor.

Halkla bir araya geldiğinde;
Halkın derdiyle dertleniyor ağlıyor, kurtlarını döküyor. 
Halkın neşesiyle neşeleniyor oynuyor, kurtlarını döküyor.
Yani öteden beri yapmak istediği şeyi bol bol yapıp hevesini alıyor.
Neticede insan olmanın fıtratı bunu gerektiriyor.


Bulunduğu makam, sahip olduğu unvan her ne olursa olsun, bazı insanlar robottur.
Duygulanamıyor, hüzünlenemiyor, coşamıyor, eğlenemiyor...

Makamdayken nasıl resmiyet takılıyorsa, halkın arasındayken de resmiyetten taviz vermiyor.
İncileri dökülmesin diye halkın derdiyle dertlenip ağlamasını beceremiyor.
İncileri dökülmesin diye halkın neşesiyle neşelenip eğlenmesini beceremiyor.

Halktan olmadığı için zaten istese de onlardan biri gibi olamıyor/davranamıyor.

İncileri dökülmesin diye robot gibi takınmak da bir haktır. İnsanın kişiliği öyleyse, kimse kişiliğine aksi davranmasını ondan isteme hakkına sahip değildir.

Ancak:
Hiçbir seçilmiş, incileri dökülmesin diye halkın arasında robot gibi duramaz/durmamalı.
Neticede; siyasi bir partiyi temsil ediyor ve siyasi parti sayesinde makam bulmuşsa...
Seve seve halktan biri gibi davranmak zorundadır.

Halktan biri olmayı beceremiyorsa, halkın arasına çıkmamalıdır.
Sonuçta halk onu değil, temsil ettiği siyasi partiyi cezalandırıyor.

Bir vekil,
Kürtçe "Laçi" türküsüyle başlayıp, Türkçe "Nar gele" türküsüyle biten yarım saatlık halayda; 
Vali gibi, il başkanı gibi terlemesini beceremeyebilir,
Ama bir arada gördüğü yüzlerce kadının arasına girip, hal hatır sormasını da mı beceremiyor?

Yazarın Diğer Yazıları