Ağrı
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
-1°

Ğıçonun Ğançeri

YAYINLAMA:

Eski krallıklar döneminde, kralın biri; 'olsa da olur, olmazsa da olur' gözüyle bakılan sınır şehirlerin en geri kalmışına bir vali atamış.

O tarihlerde halk eşit değilmiş, halkın arasında kast sistemi denilen sınıfsal ayrılıklar varmış.

Şehre atanan vali, alt sınıfta olan halkla asla görüşmezmiş, valilik kapısı da zaten halka hiç açılmazmış.

Durum böyle olunca halk yeni atanan valiyi, önceki valilerde olduğu gibi, merak edip durmuş.
Halk valiyi; mitolojik bir kahraman, insana dönüşmüş bir arslan, her silahı aynı anda kullanan doğaüstü bir insan olarak hayal edip durmuş.

Aradan günler, aylar geçmiş. 
Bir gün meczubun biri, "yeni valiyi gördüm, yani valiyi gördüm!" diye bağırarak girmiş halkın arasına.

Yeni valiyi merak eden halk, meczubun etrafına toplanmış ve onu soru yağmuruna tutmuş. 
Meczup, sorulan bütün sorulara aynı cevabı vermiş:
"Ğıçonun ğançeri gibi bir şey..." deyip durmuş.


Halk valiyi bırakmış artık, "ğıçonun ğançeri"ni merak etmeye başlamış, çünkü valiyi görmek imkansızmış bir meseleymiş ama "ğıçonun ğançeri" meselesi öğrenme dahilindeymiş.

Günün birinde halk, gezgin bir ihtiyarla karşılaşmış. Bilse bilse, bu ihtiyar bilir deyip 'ğıçonun ğançerini' sormuşlar.

İhtiyar gezgin, başlamış anlatmaya:
"Tarihin birinde bir adamın beş tane oğlu varmış, dört oğlunun; boyu posu, gücü kuvveti yerindeymiş ama Ğıço adındaki oğlu, kardeşlerinin aksine, fiske vursan dağılacak tipteymiş.

Çocukların eli silah tutmaya başladığında babaları onlara sırayla en ağır hançerleri, çift başlı kılıçları almış ama bu silahlar Ğıço'ya ağır geldiğinden, ona da işe yaramaz tenekeden bir hançer, bir de kılıç yaptırmış.

O günden sonra halk; değeri olmayan, işe yaramayan birşeyle, biriyle karşılaştığında, onu 'ğıçonun ğançeri gibi bir şey' diye tarif etmeye başlamış..."

Halk, gezgin ihtiyara teşekkür etmiş ve dağılıp işine gitmiş. 
Valiyi de artık merak eden olmamış:
Bilmişler ki ğıço neyse ğançeri de oymuş.

(Orjinal öyküdür, kaynak belirtilmeden alıntı yapılamaz.)

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...