Ağrı
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
-1°

Ağrı Dağı’nın Gölgesinde Kalan Bereket: Doğubayazıt’ta Tarım ve Hayvancılık Nereye Gidiyor?

YAYINLAMA:

Doğubayazıt, sadece Ağrı Dağı’nın görkemiyle değil, aynı zamanda yüzyıllardır süre gelen üretim kültürüyle de tanınan bir coğrafyadır. Ancak bu kadim ilçemizde son yıllarda tarım ve hayvancılık alanında yaşanan sessiz gerileme, artık görmezden gelinemeyecek boyutlara ulaştı.

Bir zamanlar ilçede 500 binin üzerinde küçükbaş, 50 bin civarında büyükbaş hayvan bulunurken, bugün bu sayı ciddi bir düşüş göstermiş durumda. Doğubayazıtta düşük potansiyeli olan tarım ve hayvancılık, Tarım İlçe Müdürlüğü verilerine göre 2024 yılı itibarıyla Doğubayazıt’ta hayvancılıkla uğraşan işletme sayısı %35 oranında dahada azaldı. Özellikle genç nüfusun büyük şehirlere göçüyle birlikte kırsalda üretim yapanların yaş ortalaması da 50’nin üzerine çıkmış durumda.

Bölgede arpa, buğday ve patates gibi ürünler yetiştiriliyor; ancak artan girdi maliyetleri karşısında çiftçi çaresiz. 2024 yılında mazot fiyatı 45 TL’yi aşarken, yem fiyatlarındaki artış %80’i buldu. Çiftçiye verilen destek primleri bu artışın çok gerisinde kalmamalı. Tarım destekleri zamanında ödenmediği ya da yeterince planlı dağıtılmadığında, üretici tohum bile ekemez duruma gelebilir.

Öte yandan, Doğubayazıt’ın zengin mera alanları, organik üretime uygun doğası ve sınır kapısına olan yakınlığı, aslında ilçeyi tarım ve hayvancılık için büyük bir potansiyele sahip hale getiriyor. Gürbulak Sınır Kapısı’nın sunduğu ihracat imkânları bile doğru değerlendirilmiş değil. Bugün Doğubayazıt’ta markalaşmış bir tarım ürünü ya da hayvansal gıda markamız yok. Oysa bu coğrafyanın yoğurdu, eti, balı, hatta patatesi ülke genelinde marka olabilir.

Ne yapmalı?
Yapılması gereken, yerel üreticinin planlı ve teknolojik olarakta desteklenmesi, gençlerin tarım teknolojileriyle tanıştırılması, kooperatifçiliğin teşvik edilmesi ve üreticiye doğrudan alım garantileri verilmesidir. Valilik, Kaymakamlık, Üniversiteler, tarım liseleri ve belediyelerin iş birliğiyle bu potansiyelin hayata geçmesi mümkündür.

Doğubayazıt’ın üreticisi karanlıkta kalmamalı. Bu topraklar bir zamanlar Doğu Anadolu’nun en üretken alanlarından biriydi. Doğru destekle yeniden öyle olabilir. Çünkü bir ülkenin geleceği, sadece şehirlerinde değil; köylerinde de yazılır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...