Her 10 kadından biri bu hastalığı yaşıyor ama fark etmiyor
Her adet döneminde dayanılmaz hale gelen ağrılar, yalnızca jinekolojik nedenlerden kaynaklanmıyor olabilir.
Her ay adet döneminde tekrarlayan ve ağrı kesiciye rağmen geçmeyen ağrılar, birçok kadın için yaşamı zorlaştırıyor. Genellikle bu ağrılar rutin olarak değerlendirilip üzerinde durulmasa da, altında yatan sebep sanılandan farklı ve ciddi olabilir. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Uğur, kadınlarda sıkça rastlanan ama çoğu zaman tanı konulamayan pelvik venöz konjesyon sendromu hakkında bilgi verdi.
"Erkeklerde yaygın görülen varikoselin kadınlardaki karşılığı olan pelvik venöz konjesyon, yumurtalık toplardamarlarından kaynaklanan bir damar hastalığıdır" diyen Prof. Dr. Uğur, “Kadın genital organlarının karın içinde yer alması nedeniyle bu durumun fark edilmesi ve tanı konması daha zordur” ifadelerini kullandı.
Hastalığın uzun yıllar boyunca fark edilmeden ilerleyebileceğini belirten Uğur, “Kadınlar, adet dönemi ağrıları ve cinsel ilişki sırasında yaşanan şiddetli ağrılarla yaşamaya çalışıyor. Bu durum sosyal hayatlarını, aile ilişkilerini ve psikolojilerini ciddi anlamda etkileyebiliyor. Ancak son yıllarda hastalığın tanısı daha sık konulmaya başlandı” dedi.
Prof. Dr. Uğur, pelvik venöz konjesyon sendromunda en önemli belirtinin alt karın bölgesinde, altı aydan uzun süren kronik pelvik ağrı olduğuna dikkat çekti. Bu ağrıya, cinsel ilişki sırasında ağrı, idrarda renk değişikliği, yanma, bacaklarda ağrı ve varisler eşlik edebiliyor. Genital bölgede oluşan varisler de bu hastalığın önemli ipuçlarından biri olabiliyor.
Pelvik venöz konjesyonun nedeninin tam olarak bilinmediğini belirten Prof. Dr. Uğur, “Genetik yatkınlık, damar kapakçıklarındaki yetersizlik, damarda tıkanıklık ya da hormonal etkiler hastalıkta rol oynayabiliyor. Özellikle çok sayıda doğum yapmış kadınlar, polikistik over hastaları, östrojen tedavisi alanlar ve daha önce karın cerrahisi geçirenler risk altında” şeklinde konuştu.
Tanının çeşitli görüntüleme yöntemleriyle konulabildiğini ifade eden Uğur, tedavide ilaç, hormon takviyesi ve cerrahi seçeneklerin bulunduğunu belirtti. Kadınlarda karın içi bölgeye ulaşmanın daha zor olması nedeniyle cerrahi tedavilerin daha komplike olduğunu da sözlerine ekledi.
Alternatif tedavi olarak anjiyografik yöntemlerden de bahseden Prof. Dr. Uğur, “Kataterle yumurtalık toplardamarına girilip hastalıklı damar segmenti tıkaç veya sıvı ajanlarla kapatılabilir. İşlem sonrası bazı hastalarda birkaç hafta süren karın ağrısı olabilir. Ancak genel olarak hastaların yüzde 75’inde belirgin iyileşme gözlenmektedir” ifadelerini kullandı.
Bakmadan Geçme




