Zehirli ebeveynlik nedir ve çocuklarda hangi izleri bırakır?
Uzmanlara göre fark edilmeden yapılan bazı ebeveyn davranışları, çocukları kendi kararlarını alamayan, başkalarının onayına ihtiyaç duyan bireyler haline getiriyor.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Hakan Kayış, son yıllarda kamuoyunda daha sık duyulmaya başlanan “zehirli ebeveynlik” kavramına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Kayış, bu kavramın tek bir davranışı değil, çocuğun öz saygısını, duygusal dengesini ve ruh sağlığını zedeleyen pek çok olumsuz ebeveynlik tutumunu kapsayan geniş bir şemsiye olduğunu ifade etti.
Zehirli ebeveynlik denildiğinde en sık karşılaşılan örneklerden birinin aşırı kontrolcü ebeveyn tutumları olduğunu belirten Kayış, bu tarz davranışlarda anne ve babaların çocuğun hayatının neredeyse tamamını yönetmek istediğini söyledi. Çocuğun isteklerinin, düşüncelerinin ve kararlarının yok sayıldığı bu yaklaşımda, ebeveynlerin çocuk adına karar alma eğiliminde olduklarını vurguladı.
Kayış, “Bu tür ebeveynlik anlayışında çocuğun ne giyeceğinden kiminle arkadaşlık edeceğine, hangi etkinliklere katılacağından hangi hobileri yapacağına kadar her şeye ebeveyn karar verir. Hatta zaman zaman bazı ebeveynlerin çocuk adına konuştuğunu da görüyoruz.” dedi. Bu durumun uzun vadede ciddi sonuçlar doğurabildiğine dikkat çeken Kayış, “Bu tür zehirli ebeveynlik tutumlara maruz kalan çocukların ileride bireyselleşmekte ve karar almakta güçlük çekebildiğini, karar alma anlarında ve hayatlarında dışarıdan gelecek bir onaya bağımlı kalma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu biliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Olumsuz ebeveyn tutumları arasında duygusal şiddetin de önemli bir yer tuttuğunu dile getiren Kayış, bu şiddetin her zaman fiziksel olmak zorunda olmadığını söyledi. “Duygusal şiddet bağırma, eleştirme, küçümseyici tutumlar, çocuğun hatalarına odaklanma ve hatta aşağılama şeklinde görülebilir.” diyen Kayış, bu tür davranışların çocuklarda özgüven eksikliği ve düşük benlik saygısına yol açabildiğini belirtti.
Anne ve babaların zehirli ebeveynlikten kaçınırken bu kez aşırı izin verici bir tutuma yönelmemeleri gerektiğinin de altını çizen Kayış, çocukların sevgi kadar sınıra da ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Tutarlı sınırlar koyabilmenin ve gerektiğinde net bir şekilde “hayır” diyebilmenin sağlıklı ebeveynliğin önemli parçaları olduğunu ifade etti.
Ailelerin çocuk adına her şeyi yapmaktan vazgeçmesi gerektiğini belirten Kayış, çocukların yaşlarına uygun sorumluluklar almalarının hem kişisel gelişimleri hem de bağımsız bireyler olmaları açısından büyük önem taşıdığını söyledi. Çocukluk döneminden itibaren ebeveynine aşırı bağımlı şekilde yetişen bireylerin, erişkinlikte ciddi uyum ve karar verme sorunları yaşayabildiğine dikkat çekti.
Kayış, “Küçük yaşlarda çocuklardan ev işlerinde küçük yardımlar yapması istenebilir. Ev içinde görev paylaşımı yapmak yine iyi bir fikir.” diyerek çocuklara sorumluluk verilmesinin somut yollarına işaret etti. Çocukların belli bir yaştan sonra kendi giyinmelerini, odalarını toplamalarını, ödevlerini kendilerinin yapmasını ve sorumluluklarını üstlenmesini beklediklerini belirten Kayış, ideal ebeveyn tutumunu şu sözlerle özetledi:
“Olması gereken, çocuk üzerindeki denetimin yaşına uygun şekilde ama aynı zamanda fikrine değer verilen, duygusal olarak erişilebilir, ilgili, sevgiyi ihmal etmeyen, bunun yanında net, açıklanan ve tutarlı kurallar koyabilen ebeveyn tutumlarıdır. Bu da çocukların bağımsız ve sağlıklı kişilik gelişimleri için esastır.”
Bakmadan Geçme