Yk Genetik Mühendisi Rıdvan Genç

BİLİMİN KULESİNDE HALKA AÇILAN PENCERELER

Yk Genetik Mühendisi Rıdvan Genç

Bilim, insanlığın en güçlü pusulasıdır. İnsan aklının yüzyıllar boyunca biriktirdiği bilgi, bizi hem geçmişin karanlığından kurtarır hem de geleceğin kapılarını aralar. Ancak bu bilginin gerçek değeri, yalnızca üretilmesiyle değil, toplumun tamamına ulaşmasıyla ortaya çıkar. Bilim insanları ve konunun uzmanları, bilgiyi üretir; fakat onu anlaşılır bir şekilde paylaşmak, en az üretmek kadar önemlidir. Çünkü bilgi, yalnızca dar bir çevrede dolaştığında, toplumun ortak aklına dönüşemez.

Bugün ne yazık ki, bilim çoğu zaman yüksek bir kulede şekilleniyor. Bu kulenin duvarları, akademik terimlerle, istatistiklerle ve karmaşık formüllerle örülü. İçeride üretilen bilgi paha biçilemez; fakat o bilginin, aşağıda yaşayan insanların hayatına doğrudan dokunması gerekir. Aksi halde, bilgi kütüphanelerde tozlanır, laboratuvar raflarında kalır.

Geçtiğimiz aylarda yayımlanan bir tarımsal genetik makalesinde şu ifadeye rastladım:
"Bu çalışmada, Triticum aestivum L. genotiplerinde QTL haritalama yöntemi kullanılarak vernalizasyon gereksinimini düzenleyen Vrn-1 lokusunun allelik varyasyonları ile fenolojik adaptasyon arasındaki ilişki, yüksek yoğunluklu SNP dizileme teknolojisi ile analiz edilmiştir."

Her bilimsel makale, çoğunlukla yalnızca kendi alanındaki uzmanlar tarafından anlaşılır. Hatta alanı farklı olan bir akademisyen bile bu ifadeyi zor kavrar. Peki böyleyken, halktan birinin bu bilgiyi anlayıp kendi hayatına uygulamasını nasıl bekleyebiliriz? Oysa aynı bilgi, “Buğdayın soğuğa dayanıklılığını ve olgunlaşma süresini belirleyen genler bulundu. Bu sayede çiftçiler, bölgelerine en uygun tohumu seçerek verimi artırabilecek” şeklinde sunulsa, hem çiftçi hem tüketici bu bilginin değerini hemen görebilir.

Benzer durum sadece tarımda değil, sağlık, çevre, enerji ve teknoloji gibi birçok alanda yaşanıyor. Kanser tedavisinde önemli bir gelişme oluyor ama hasta ve yakınları bunun ne anlama geldiğini anlayamıyor. Yeni bir çevre teknolojisi geliştiriliyor ama halk, ne işe yaradığını ve kendi yaşamına etkisini kavrayamıyor. Sonuç olarak bilgi, sadece o alanda uzmanlaşmış insanların anlayacağı bir metne dönüşüyor.

Bilim dili, akademik ciddiyetini elbette korumalı; ama aynı zamanda halkın anlayacağı şekilde de sunulmalı. Çünkü bilginin nihai hedefi, insanların yaşamını iyileştirmektir. Bu hedef, ancak bilginin herkesin anlayacağı bir dile çevrilmesiyle gerçekleşebilir.

Bilim, kulelerin içinde büyüdüğü kadar, sokaklara da inmelidir. Çünkü gerçek güç, yalnızca laboratuvarlarda üretilen verilerde değil, o verilerin insanların hayatını değiştirme gücünde saklıdır. Bilgi, paylaşıldığında büyür; halka ulaştığında ise dünyayı değiştirir.

Yazarın Diğer Yazıları