Ekran süresi ile dikkat dağınıklığı arasındaki görünmeyen bağ: Dijital dünyanın sessiz tehdidi
Uzm. Sidelya AKKUŞ
Günümüzdeki en yaygın bağımlılık türü, ekran bağımlılığıdır. Gerçek dünyadan kaçış yöntemlerinden biri olarak sıklıkla kullanılır. Burada dikkat edilmesi gereken temel nokta, bu davranışın asıl sebebinin bulunup çözülmesi gerektiğidir. Doğru bir yönlendirmeyle sağlıklı bir şekilde süreç yürütülecektir.
Teknoloji çağının en belirgin simgesi olan ekranlar, hayatımızın hemen her alanına sızmış durumda. Sabah gözümüzü açtığımız anda telefon ekranına bakıyor, bildirimlerle saatler harcıyor, gün içinde bilgisayarda çalışıyor, akşam ise televizyon ya da tablet karşısında dinleniyoruz. Ancak ekrandan gelen uyaranlar beynin dinlenmesine fırsat vermez, daha çok yorar. Dinlenmiş ve zinde bir beyin için uyarandan eksik bir ortam sağlanmalıdır. Ekranla gerçekleşen rutin, farkında olmadan zihinsel odaklanma gücümüzü zayıflatır. Giderek artan ekran süresi, insan beyninin doğasına aykırı bir şekilde sürekli uyarılma hâli yaratıyor. Bu da dikkat dağınıklığının temel sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Alışkanlıklarımız hayatımızı iyileştirebilirken kalitesini de düşürebilir. Ekrana çok fazla maruz kalmak daha fazla uyarana ihtiyaç duymamıza neden olur. Bu durum sürekli arka planda bir ses istememize yol açar. Tek bir işe odaklanmamıza engel olmasının yanında daha fazla yorgunluk yaşamımıza da neden olur.
Dikkatin Anatomisi ve Ekranların Etkisi
Beyin sürekli gelişen ve değişen bir mekanizmaya sahiptir. İnsan beyni, milyonlarca yıl boyunca doğal çevreye adapte olarak evrimleşmeye devam etmektedir. Dikkat sistemimiz, tehditleri fark etmek, önemli bilgilere odaklanmak ve gereksiz uyaranları filtrelemek üzerine kuruludur. Fakat günümüz ekran teknolojileri bu doğal sistemi manipüle etmektedir. Her renkli bildirim, her kayan içerik, beynimizdeki ödül merkezini harekete geçirir. Dopamin salgısı, bizi tekrar tekrar ekranlara yönlendirir.
Bu durum, beynin “odaklanma lobunu” zayıflatır. Sürekli uyarana maruz kalan bir zihin, sessiz ortamlarda ya da tek bir işe uzun süre yoğunlaşmakta zorlanır. Örneğin, bir makale okumaya çalışırken telefon bildirimleri dikkati böler, bu durum “bilişsel yük”ü artırarak öğrenme kapasitesini düşürür. Odaklanma yetisi zayıfladıkça dikkat süresi de düşer.
Araştırmalar Ne Diyor?
Bilimsel veriler, ekran süresi ile dikkat sorunları arasındaki bağlantıyı net biçimde ortaya koyuyor.
Son yıllarda yapılan araştırmalar, artan ekran süresinin çocuk ve ergenlerde dikkat süreçleri üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini göstermektedir. Günde iki saatten fazla ekran süresi olan çocukların dikkat ve öz denetim puanlarının daha düşük olduğu bulunmuştur (Twenge & Campbell, 2018). Erken yaşta yüksek düzeyde ekran maruziyeti, özellikle 3–5 yaş aralığında yürütücü işlevlerde ve dikkat kontrolünde bozulma ile ilişkilendirilmiştir (Christakis et al., 2018). Benzer biçimde, ergenlerde ekran süresinin artışı sosyal medya kullanımına paralel olarak dikkat dağınıklığı ve dürtüsellikte artışa yol açabilmektedir (Boers et al., 2019). Hızlı tempolu dijital içeriklerin izlenmesi, çocukların dikkat süresini kısaltarak davranışsal düzenlemeyi güçleştirebilir (Radesky & Christakis, 2016). Pandemi döneminde artan dijital ekran kullanımının da gençlerde dikkat problemleriyle anlamlı biçimde ilişkili olduğu gösterilmiştir (Wunsch et al., 2021). Bu bulgular, uzun süreli ve yoğun ekran maruziyetinin dikkat süreçlerini olumsuz etkileyebileceğini desteklemektedir.
Stanford Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmada, sık çoklu görev (örneğin hem sosyal medyada gezinmek hem ders çalışmak) yapan bireylerin, dikkatlerini tek bir işe odaklamakta belirgin zorluk yaşadığı gözlemlenmiştir.
Harvard Tıp Fakültesi, aşırı ekran süresinin özellikle çocuk ve ergenlerde prefrontal korteks gelişimini olumsuz etkileyebileceğini belirtmektedir. Bu bölge, planlama, dikkat ve özdenetim gibi yürütücü işlevlerden sorumludur.
Türkiye’de yapılan bir TÜBİTAK destekli araştırmada ise, günde 4 saatten fazla ekran başında vakit geçiren gençlerde dikkat eksikliği ve akademik performans düşüşü arasında güçlü bir ilişki bulunmuştur.
Ekran Süresi, Beynin “Odak Döngüsünü” Bozuyor
Dijital cihazların en tehlikeli etkilerinden biri, mikro dikkat döngüleri yaratmasıdır. Sosyal medya uygulamaları, kısa süreli içerikler aracılığıyla beynin sürekli yeni uyarıcı aramasına neden olur. Böylece kişi, uzun süreli bir işe odaklanmaya çalıştığında sıkılır, daha fazla uyaran istediği için huzursuz olur. Ekrana yönelir ve doyum sağlayana kadar bu durumu sürdürür. Uzun vadede bu, beynin derin düşünme kapasitesini köreltir. Yani bir konuya derinlemesine odaklanmak, sabırla analiz yapmak giderek zorlaşır.
Çocuklar ve Gençler: En Kırılgan Grup
Özellikle gelişim çağındaki çocuklar için ekran süresi, dikkat gelişimi açısından kritik öneme sahiptir. Çünkü çocuk beyni henüz tam olgunlaşmamıştır ve aşırı dijital uyarana maruz kaldığında dikkat süresi kısalır. Ayrıca uyku düzeni bozulur, sosyal ilişkiler zayıflar ve gerçek dünya deneyimleri yerini sanal uyaranlara bırakır.
Dijital oyunlar veya sosyal medya içerikleri, kısa süreli başarı ve ödül duygusu yaratarak çocukların dopamin dengesini bozabilir. Bu da ilerleyen yaşlarda erteleme alışkanlığı, sabırsızlık ve düşük motivasyon gibi davranışsal sorunlara zemin hazırlar.
Çözüm: Dijital Farkındalık Kültürü
Ekranlar hayatımızın bir parçası olmaya devam edecek; dolayısıyla hedef, onları tamamen terk etmek değil, bilinçli kullanmak olmalıdır. İşte birkaç etkili öneri:
Ekran süresi sınırı koyun: Günlük kullanım sürenizi takip eden uygulamalarla kontrol sağlayabilirsiniz.
Bildirim detoksu yapın: Sosyal medya ve mesajlaşma bildirimlerini kapatarak beyninize “sessiz alanlar” yaratın.
Analog aktiviteleri artırın: Kitap okumak, yürüyüş yapmak, resim çizmek gibi ekran dışı etkinliklere zaman ayırın.
Uyku öncesi dijital detoks: Uyumadan en az 1 saat önce ekranlardan uzak durmak, hem uyku kalitesini hem dikkat seviyesini artırır.
Aile içi teknoloji kuralları: Özellikle çocuklar için ortak ekran kuralları belirlenmeli; “ekransız saatler” ailece uygulanmalıdır.
Sonuç olarak, ekran süresinin artışıyla birlikte dikkat dağınıklığı arasındaki ilişki, modern çağın en önemli bilişsel sorunlarından biri haline gelmiştir. Dijital dünyanın sunduğu sınırsız içerik ve sürekli uyarıcı akışı, bireylerin odaklanma becerisini zayıflatmakta, derin düşünme süreçlerini sekteye uğratmaktadır. Özellikle genç nesillerde gözlemlenen bu durum hem akademik hem de sosyal yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle, dijital araçların bilinçli kullanımı, ekran süresinin sınırlandırılması ve dijital farkındalık kültürünün yaygınlaştırılması büyük önem taşımaktadır. Ancak bu şekilde, teknolojinin sunduğu imkânlardan yararlanırken zihinsel sağlığımızı koruyabilir, dikkat becerilerimizi dijital dünyanın sessiz tehdidinden uzak tutabiliriz.