Uzm. Sidelya AKKUŞ

Dikkat Eksikliği mi, Yoksa Dikkati Bozan Ortam mı?

Uzm. Sidelya AKKUŞ

Son zamanlarda pek çoğumuzun ağzında benzer cümleler var:
“Bir şeye odaklanamıyorum.”
“Kitap okuyamıyorum, hemen sıkılıyorum.”
“İşime odaklanamıyorum, kafam sürekli başka yerde.”                                                        

 “Bir yere ait hissedemiyorum, aynı ortamda duramıyorum.”                                                                         

 “Sürekli elimi ya da ayağımız hareket ettirme ihtiyacı duyuyorum. Hareket etmeden duramıyorum.”

 “Bir konu üzerinde sohbet ederken sohbetin devamını getirmekte zorlanıyorum.”

Peki bu durumlar gerçekten bir dikkat eksikliği mi, yoksa çağımızın bir yanılgısı mı? Yani bulunduğumuz ortam o kadar dikkat dağıtıcı hale geldi ki, odaklanamamak artık neredeyse normal mi? Normalimiz artık nedir?

Bu bölümde işte tam da bunu konuşacağız: Gerçekten bir dikkat problemi mi yaşıyoruz, yoksa çevremiz mi bizi bu hale getiriyor? 

Dikkat Eksikliği (DEHB) Ne Demek?

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (kısaca DEHB), genellikle çocuklukta ortaya çıkan, ama çoğu zaman yetişkinlikte de süren bir durumdur. Birey elinde olmadan anda kalamaz, dikkatini toparlayamaz. Genellikle planlamada aksaklıklar yaşar, olması gerektiği zamanda orada olamaz. Birden fazla işe aynı anda başlar ancak kısa bir süre sonra devamını getiremez. Motivasyonunu çabuk kaybeder. Bunun yanında dürtüsel davranışlar sergiler, sonunu düşünmeden hareket eder. Aklına gelen her şeyi hemen yapar. Fazla hareketli ya da çok sabırsızdır. Davranışlarını kontrol etmekte güçlük gösterir.  Bireyin bu süreçte yaşadığı durumlar sadece “dalgınlık” değildir. Beynin çalışma şekliyle ilgili bir durumdur. Bazı çalışmalar bu durumun beynin salgıladığı dopamin dengesizliğiyle ilgili olduğu üzerine durmuştur. Son yıllarda yapılan çalışmalar da ise babanın kaygı seviyesiyle bağlantılı olduğunu ortaya koyan çalışmalar da mevcuttur. Buna ek olarak yapılan son araştırmalar güvenli bağlanma oluşmayan çocuklarda daha fazla DEHB görülebileceğine de değinilmiştir 

Yani DEHB tanısı alan birey, sadece ortamdan dolayı değil, kendi beyninin işleyişinden ve genetik aktarımdan dolayı da odaklanmakta zorlanır. Mutlaka bir psikiyatr ya da psikologtan destek alması gerekir.

Peki Ya Ortamın Etkisi?

Farklı bir pencereden bakalım mı?

Uyandığımız gibi elimize direkt telefonu alıyoruz. Biriken bildirimler, sosyal medya, gündem derken güne ekranla başlıyoruz. İşe, okula ya da arkadaşlarımızın yanına giderken kulağımızdaki kulaklıkla dünyadan bağlantımızı koparıyor aynı anda da bir sürü düşünce içinde kayboluyoruz. Gün içerisinde de biriken mailler, gelen aramalar, haberler…

Kısacası ne kendimiz ne de beynimizin dinleneceği bir zamanı yarat(a)mıyoruz.

Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, sürekli aynı anda birçok şey yapmaya çalışan insanlar (örneğin hem telefona bakıp hem konuşup hem yemek yiyenler) aslında dikkatini toplamayı daha da zorlaştırıyor.

Yani bu kişilerde dikkat dağınıklığı, hastalık değil, bir yaşam tarzı haline geliyor.

İkisini Nasıl Ayırırız?

Şimdi önemli bir noktaya gelelim. Gerçek dikkat eksikliğiyle, sadece ortam yüzünden yaşanan odaklanma zorluğu nasıl ayırt edilir?

Kendine şu soruları sor:

  • Dikkatini toplayamama durumu çocukluktan beri var mı?
  • Bu durum hayatının her alanında (iş, okul, ev) sorun çıkarıyor mu?
  • Sadece sosyal medyada ya da kalabalık ortamlarda mı oluyor, yoksa sessiz bir yerde bile odaklanamıyor musunuz?
  • Küçük bir ses, bir bildirim bile sizi dağıtıyor mu?

Eğer bu sorulara çoğunlukla “evet” diyorsanız, bir uzmana danışmakta yarar vardır. Çünkü bu durum DEHB’i işaret ediyor olabilir. Erken önlem almak, hayat kalitesini oldukça etkilemektedir. Ama yok, eğer sadece telefon bildirimleri, gürültülü ortamlar ya da stresli anlarda dikkat dağılıyorsa, büyük ihtimalle sorun ortamdan kaynaklanıyordur.

Ne Yapabiliriz?

Ortamdan kaynaklı dikkat dağınıklığı için bazı pratik çözümler var:

  • Bildirimleri kapatıp, sadece önemli uygulamalara izin verin.
  • Günde en az 1 saat telefonunuzla ilgilenmeyin.
  • Pomodoro gibi tekniklerle 25 dakika odaklanın, 5 dakika mola verin.
  • Çalışma alanınızı sadeleştir.
  • Günlük yapılacaklar listesi hazırlayın.
  • Uykunuza ve beslenmenize dikkat edin.

Eğer bu yöntemler işe yaramıyorsa ve dikkat sorunu sizi fazlasıyla zorluyorsa, uzman desteği almanızda fayda var. Bazı durumlarda ilaç tedavisi ya da dikkat geliştirme egzersizleri gerekebilir.

Her odaklanamama hali “hastalık” değildir. Ancak her dikkat dağınıklığı da "zamanla geçer" diyerek geçiştirilecek bir şey değildir. Bazen sadece çevremizi düzenlemek yeterliyken bile beynimizin bize ihtiyacı vardır. Bu ayrımı yapmak hem kendimiz hem de çevremizdekiler için çok kıymetlidir.

Unutmayın, dikkat bir beceridir. Tıpkı kaslarımız gibi, çalıştırıldıkça güçlenir. Ancak bu kas doğuştan zayıfsa, destek almak da gayet doğal ve olması gereken bir durumdur.

Daha iyi bir odak, daha huzurlu bir hayat demektir.

Yazarın Diğer Yazıları