Uzm. Sidelya AKKUŞ

Çocuklarımız ve Ekranların Gölgesinde Büyüyen Bir Nesil

Uzm. Sidelya AKKUŞ

Birçok aile, günümüzde çocuklarının ellerinden telefonları, tabletleri alamıyor. Özellikle okul çağındaki çocuklarda ekran süresinin giderek artması, ebeveynlerin en büyük kaygılarından biri haline gelmiş durumda. Ancak bu durum yalnızca bir “alışkanlık” değil, zamanla bağımlılığa dönüşüyor.

Ekran Bağımlılığının Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Çocukluk, kişilik oluşumunun temellerinin atıldığı kritik bir dönemdir. Aile içi ilişkiler, sosyal etkileşimler, oyun deneyimleri ve duygusal paylaşımlar çocuğun kişilik yapısında belirleyici rol oynar. Çocuklar sanal dünyaya bağımlı, gerçek dünyadan kopuk bir hale geliyor. Peki bu duruma müdahale edilmezse kişilik gelişimi nasıl olur?  

1. Sosyal Beceriler ve Empati Zayıflığı

American Academy of Pediatrics’in raporuna göre, ekran karşısında fazla zaman geçiren çocuklarda sosyal iletişim becerileri daha yavaş gelişiyor. Çocuk başkalarının duygularını anlamakta zorlanıyor, empati kurma becerisi zayıflıyor. Bu da ilerleyen yaşlarda yalnızlaşma, içine kapanıklık veya öfke sorunlarına yol açabiliyor. Böyle bir birey toplum tarafından kabul görmekte ve aidiyet duygusu geliştirmekte oldukça zorlanabiliyor.

2. Sabırsızlık ve Dürtüsellik

İnternetteki içerikler hızlı, renkli ve sürekli uyarıcıdır. Çocuk bu tempoya alıştığında gerçek hayattaki olayların “yavaş” geldiğini düşünür. Doyum ve haz elde edemeyen çocuk beklemekte zorlanan, sabırsız, kolay sıkılan ve dikkatini sürdüremeyen bir kişilik yapısı geliştirebilir.

3. Bağımlılık Eğilimli Kişilik

Journal of Behavioral Addictions’ta yayımlanan bir çalışmada, ekran bağımlısı çocukların ilerleyen yıllarda madde bağımlılığına veya farklı bağımlılık türlerine yatkınlık gösterme ihtimalinin daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Yaşla birlikte gelişen ve değişen yaşam şartları bireyi yeni bağımlılıklara da sürükleyebilir. Artan sorumluluklar ve kazanılamayan sorun çözme becerisi çocuğu zorlu bir döngüye itebilir. Çocuk, sorunlarla baş etme yöntemini “kaçış” üzerine kurduğunda yani sıkıntı hissettiğinde oyuna ya da sosyal medyaya sığınmaya başlar. Bu da duygusal dayanıklılığı zayıflatıp, bireyin önünde ciddi bir sorun oluşturur.

4. Düşük Benlik Saygısı

İnsan doğası gereği sosyal bir varlıktır ve sosyal deneyimler yaşayarak sağlıklı bir kimlik oluşturabilir. Benlik gelişimi için öz saygı ve kendini kabul ön şarttır. Özellikle sosyal medyayı sık kullanan ergenlik dönemindeki, başkalarıyla kendini kıyaslama davranışı benlik saygısında düşüşe yol açmaktadır.(Common Sense Media, 2019 raporu). Süreç devam ederse çocuk kendini sürekli yetersiz hisseder. Bu da kişilik gelişiminde güvensizlik, çekingenlik ve mutsuzluk olarak yerleşmektedir.

5. Hayal Gücü ve Yaratıcılıkta Gerileme

Gerçek oyunlarda çocuk, kendi senaryosunu kurar, hayal gücünü kullanır. Birçok şekilde bu oyunları değiştirerek tekrar tekrar oynar. Oysa ekrandaki içerikler “hazır senaryolar” sunar. Oyunun sonucunda kazanmak veya kaybetmek vardır. Sanal oyunlarda süreçten ziyade sonuç önemlidir. Bu da çocuğun oyunu kullanarak keşfetmesi, yeni çözümler üretmesi önünde engeller oluşturmaktadır. Tüm oyunlar için bu durum geçerli olmasa da maalesef oyunların çoğu böyle tasarlanmıştır. Bunun yanı sıra çocuğun kişiliği, yaratıcı değil daha çok pasif ve tüketici bir yapıya da evrilebilir.

 

Peki ebeveynler bu süreci nasıl yönetmeli?

Peki aileler ne yapmalı/ ne yapmamalı?

1. Ekran Süresini Sınırlayın: Dünya Sağlık Örgütü, 2 yaş altındaki çocukların hiç ekranla tanıştırılmamasını, 2-5 yaş arası çocukların ise günde en fazla 1 saat ekran kullanmasını önerilmektedir.

2. Ekran Kullanımını Planlayın: Çocuğunuzun ne zaman, hangi amaçla ekran karşısına geçtiğini birlikte belirleyin. Örneğin sadece ödev araştırması ya da haftada belirli günlerde çizgi film izlemek gibi bir yol izlenebilir.

3. Rol Model Olun: Çocuklar söylediklerimizden ziyadeyaptıklarımızı örnek alır. Elinizden telefonu düşürmediğinizde, onlardan kısıtlama beklemeniz gerçekçi olmayacaktır. Çocuk ebeveynin söylediklerini yapma motivasyonunda da düşüşler olacaktır.

4. Alternatif Aktiviteler Sunun: Spor, sanat, müzik, doğa yürüyüşü gibi etkinliklerle çocuğun ilgisini farklı alanlara yönlendirin. Yeni beceriler kazanması için ön ayak olun.

5. Aile Zamanını Dijitalden Uzak Tutun: Yemek masasında ya da aile sohbetlerinde hiçbir teknolojik cihaz bulunmamalıdır. Bu, çocuğunuzun sosyal iletişim becerilerini güçlendirir. Dikkat becerilerini geliştirir.

6. İçerik Denetimi Yapın: Sadece süre değil, içerik de çok önemlidir. Çocuğunuzun yaşına uygun olmayan oyun ve videolara erişmesini engelleyin.

Unutmayın!

Teknoloji hayatımızın bir gerçeği. Çocuklarımızı ondan tamamen uzak tutmak mümkün değil, üstelik doğru kullanıldığında faydaları da çok büyük. Ancak unutmamamız gereken nokta şu: Kontrolsüz teknoloji, kontrolsüz bir bağımlılığa dönüşür. Kontrolünü kaybedenler de hedefe ulaşamaz.

Yazarın Diğer Yazıları