
KENDİ MUHİTİN FİKRİNE HASIM BİR ZÜMRE PEYDAHLAYIP GİTTİLER...
Raif Medetoğlu
İçine düştüğümüz bu elemli hâlin asıl sebebi, Batı medeniyetini kayıtsız şartsız kabul edip, binlerce yıllık kendi medeniyetimizi görmezden gelmemizdir.
Millî kabiliyetimizi, millî ahlak kurallarımızı, millî şahsiyetimizi; bize has muhitin derin ve anlamlı sosyal münasebetlerini yeniden düşünmeli, o derin irfanı ve ahlakı esas dayanak noktası yapmalıyız. Ancak bu sayede ruhumuz, kalbimiz ve dimağımız mazideki huzur ve rahatı tekrar elde edebilir.
Asırlardır biriken ıstırapların tamiri için; medeniyetimizin büyük mütefekkirlerini anlamaya, onların hayat tecrübelerine başvurmaya, bizlere akletmeyi defalarca öğütleyen Allah’ın ayetleri rehberliğinde çağın icaplarına uygun bir içtimai hayat tesis etmeye mecburuz.
Fransız muamelatını, İngiliz siyaset usulünü, İsveç hukukunu bu millete dayatarak kötülük edenleri, milletimizin derin hafızası asla affetmeyecektir.
Avrupalılar saadeti kendi millî esasları üzerinde aradılar. Hiçbiri kendi geleneklerini terk ederek komşularının kaidelerini kabul etmeyi düşünmedi. Çünkü bilirler ki, kendisine yabancı olan bir esas, şahsiyetleriyle barışık olamaz. Avrupalı, dininden vazgeçmeden, geleneklerine sımsıkı bağlı kalarak ilerledi.
Budist Japon, inancını terk etmeden ilerledi.
Yahudi, ağlama duvarında gözyaşı ve ter dökerek ilerledi.
Onlar millî esaslarını koruyarak, çağın ihtiyaçlarına göre eksiklerini ıslah ederek, teşkilatlarını güçlendirip ilerlediler.
Peki biz ne yaptık?
Derin medeniyetimizle bağımızı kopardık.
İslam medeniyetine sırt çevirdik.
Evlatlarımızın hidayetine set çeken laçka bir eğitim sistemine razı olduk.
Beyler!
Her fert, ülkesinin millî yükselişi ve üstünlüğü için gayret göstermelidir.
Müşterek bir manevî vatan zihniyeti inşa etmek zorundayız.
Öyle güçlü bir imandan ilham almalıyız ki, önümüze çıkan bütün engelleri aşarak milletimizin yükselişini ve refahını temin edelim.
Unutmayalım ki; İslam ahlakı, beşeriyete telkin ettiği dayanışma, hayra ve şerre dair ölçülü yaklaşımı, insanlık hasletlerine dair açıklığı ve olgunluğuyla kendini gösterir.
Adaletperverliği, samimiyeti ve hakikate yönelten müspet prensipleri ile İslam, insanlığa cihangirane bir liyakat bahşetmektedir.