Raif Medetoğlu

Gençlik Bir Medeniyetin Kalbi, Bir Toplumun İmtihanıdır

Raif Medetoğlu

Gençlik…
Bir milletin nabzı, bir medeniyetin hafızası, geleceğin en çetin sınavı. Tarihin her döneminde gençlik, ümmetin diriliş hamlesinin başlangıç noktası olmuş; adaletin, ahlakın ve ilmin hamurunu yoğuran en taze güç olmuştur. Bugün ise gençlik, küresel rüzgârların savurduğu bir alanda yönünü, kimliğini ve istikametini koruma mücadelesi veriyor.

Risale-i Nur’un ifade ettiği gibi, “gençlik gidecek, zayi olmazsa ibadetle, güzel ahlakla ebedî bir gençliğe dönüşecek.” Fakat zayi edilirse hem dünyada bir hüsran, hem ahirette ağır bir pişmanlık bırakacaktır.

Dijital Gürültü Çağında Kayıp Bir Gençlik

Bugünün genci, hiçbir çağın sahip olmadığı imkânlara sahip.
Ama hiçbir çağın gençleri bu kadar gürültünün, hızın ve sahte anlamların altında ezilmedi.

Sosyal medya, gençlerin hayatında bir iletişim aracı değil; bizzat hayatın kendisi haline geldi.
Duygular “beğeni” ile anlam buluyor, değersizlik hissi “takipçi sayısı” ile ölçülüyor, şahsiyet ise algoritmaların yönlendirdiği bir kalıba sıkışıyor.

Kişilik gelişiminin en kritik döneminde olan gençler, hakikatin yerini gösterinin aldığı bir dünya içinde kendilerini kaybetmeye çok daha müsait hale geliyor.

Bediüzzaman’ın “gençliğin sefahete meyli” uyarısı bugün daha net görülüyor:
Sefahat artık sokakta değil, cebimizde.
Bir tık uzağımızda…

Aile Zayıfladığında Gençlik Yaralanır

Gençlerin yaşadığı savrulmanın sebeplerinden biri de aile kurumunun yıpranmasıdır.
Ev, artık huzurun değil; çoğu zaman gerginliğin, kopukluğun ve suskunluğun mekânı.

Anne-baba telefonlarına gömülmüş, çocuk dijital dünyaya teslim olmuş; kimse kimseye temas etmiyor, derdini duymuyor, kalbini anlamıyor.

Hâlbuki Peygamber Efendimiz (s.a.s.) gençlerle göz teması kurmuş, zaman ayırmış, değer vermiş, rol model olmuştu.
Bugün ise gençler, rol modelleri ekranlardan seçiyor: Sözleri boş, hayatları gösteriş, değerleri geçici…

Gençlerimizin ahlaki ve manevi ihtiyaçları karşılanmadığında, bu boşluğu popüler kültürün değersiz kahramanları dolduruyor.

Medeniyet İnşası Gençlikle Başlar

Her büyük medeniyet gençlikle doğmuştur.
Gençliği olmayanın geleceği yoktur.

İslam medeniyetini ayağa kaldıranlar da gençlerdi:

Hz. Ali gençti.

Mus’ab bin Umeyr gençti.

Zeyd bin Harise gençti.

Selahaddin’in ordusunun omurgası gençti.

Fatih, İstanbul’u fethettiğinde henüz 21 yaşındaydı.

Bugünün gençleri de aynı cevheri taşıyor.
Ama bu cevher, doğru rehberlikle parlarsa medeniyet olur; yanlış ellerde ise heba olur.

Risale-i Nur’un “İman hakikatleri gençliğe hem nurdur hem kuvvettir.” ifadesi tam da buraya işaret eder:
İmanla beslenen gençlik yeryüzünü aydınlatır, imansız bırakılan gençlik ise karanlıklara mahkûm olur.


Gençlik Tehlike Değil, Emanettir

Toplumun bazı kesimlerinde gençlere karşı suçlayıcı bir dil hâkim:
“Z kuşağı şöyle… Gençler bozuldu… Eskiler böyle değildi…”

Hâlbuki gençler bozulmadı; biz yetişkinler, gençleri yalnız bıraktık.
Onlara yön göstermedik, yaşamlarına rehber olmadık, gönüllerine dokunamadık.

Unutmayalım:
Gençlik bir problem değil; çözümün kendisidir.
Gençlik bir tehdit değil; emanettir.


Yeni Bir Gençlik Tasavvuruna İhtiyacımız Var

Bugün ihtiyacımız olan şey; gençleri sadece “yargılamak” değil; anlamak, dinlemek, rehberlik etmek ve onlara değerli olduklarını hissettirmektir.

1. Maneviyat Merkezli Bir Gençlik Eğitimi

Gençlere ahlakı, imanı, sorumluluğu sadece kitaplarla değil; yaşayan örneklerle göstermeliyiz.

2. Kimlik İnşasına Yatırım

Gencin kimliğini zayıflatan her şey, toplumu zayıflatır.

3. Dijital Okuryazarlık ve Dijital Ahlak

Teknolojinin içine doğan gençliğe teknolojiyle mücadele etmeyi değil; onu yönetmeyi, bilinçli kullanmayı öğretmeliyiz.

4. Aileyi Yeniden Güçlendirme

Aile, gençliğin korunağıdır. Bu korunağı sağlamlaştırmadan gençliği ihya etmek mümkün değildir.


Son Söz: Gençlik Bize Allah’ın Bir Emanetidir

Gençlere kızarak değil; onları anlayarak bir gelecek kurabiliriz.
Çünkü gençlik bir milletin yaşayan duasıdır.
Allah’ın toplumlara gönderdiği bir rahmettir.

Bediüzzaman’ın şu uyarısı gençlik üzerine söylenmiş en güçlü sözlerden biridir:

“Gençlik damarı akıldan ziyade hissiyatı dinler. His ise kördür, görünen bir dirhem lezzeti ilerideki batmanlarla ölçemez.”

 

Bugün biz yetişkinlerin görevi, gençliğin o hassas hissiyatını hikmetle, merhametle ve sağlam bir iman idrakıyla buluşturmaktır.

Gençliği kaybeden bir toplum geleceğini kaybeder;
Gençliği ihya eden bir toplum ise kaderini yeniden yazar.

Yazarın Diğer Yazıları