
Madleen'in Rotası Gazze, Yükü İnsanlık!
Mehmet Ali Sezer
Bazı gemiler vardır; yükü sadece malzeme değil, bir halkın haykırışı olur. Bazı seferler vardır; hedefi sadece bir liman değil, insanlığın vicdanıdır. İşte Madleen... Adı bir balıkçı kadından geliyor, ama o artık bir halkın feryadına cevap vermeye çalışan bir vicdan gemisi. Ve o gemi şimdi Gazze’ye ulaşamadan susturuldu. Çünkü içinde bomba yoktu, roket yoktu… Ama en tehlikelisi vardı: Gerçek.
Madleen’in rotası belliydi. Yönü Gazze’ye, yüreği adalete dönüktü. İçinde çoğu Müslüman bile olmayan 12 yürekli insan vardı. Doktorlar, aktivistler, gazeteciler... Yani eli silah değil, kalem tutan, yara saran, merhamet taşıyan insanlar. Gemiye yükledikleri bebek mamaları, çocuklar için protezler, ilaçlar, un çuvalları değildi asıl tehdit; o gemi, susan dünyaya bir ayna tutuyordu.
Ve ne yazık ki bu aynayı kırdılar.
İsrail güçleri, uluslararası sularda, hiçbir uluslararası hukuku tanımadan, bu gemiye el koydu. Çünkü biliyorlardı ki, Gazze’ye bir damla merhamet ulaşırsa, kurdukları kibir duvarı yıkılır. Çünkü biliyorlardı ki, Madleen Gazze’ye ulaşırsa, tüm dünya çocuk cesetlerini, yıkılmış hastaneleri, yanmış oyuncakları bir daha görmezden gelemez.
Ama asıl utanç başka yerdeydi.
Müslüman olduğunu her fırsatta haykıran devletler, liderler, kravatlı suskunlar… Bir gemi dolusu cesaretin yanında bir tane bile Müslüman lider yoktu. Ne bir destek, ne bir ses, ne bir sahipleniş… Kör, sağır, dilsiz. Her biri üç maymunu oynamakta mahirdi. Saraylarında iftar sofraları kuranlar, Gazze’de çocuklar oruçlarını gözyaşıyla açarken neden sustular?
Çünkü bu çağın en büyük günahı, suskunluktur.
Gazze’de bir çocuğun bedeni bombalarla parçalanırken, Madleen gibi bir umut gemisini koruyamayan insanlık, hangi başarıyla övünebilir? Hangi kalkınma, hangi zirve, hangi liderlik bu sessizliğin üstünü örtebilir? Bir bebeğin yanmış bedeni kadar ağır ne olabilir?
Madleen, sadece Gazze’ye doğru yola çıkan bir gemi değil; bizim insanlığımızın röntgeniydi. Ve maalesef bu röntgende hepimizin kalbi çürümüş çıktı.
Şimdi bir soru asılı kalıyor havada:
Madleen’i durdurdular, peki biz neyi bekliyoruz?
Daha kaç çocuk ölürse, daha kaç vicdan susarsa, daha kaç göz yaşına boğulursa Gazze, bizim rotamız olur?
Bu sorunun cevabını her birimiz kendi içimize dönüp vermeliyiz. Çünkü Madleen’in rotası hâlâ açık. Yükü hâlâ insanlık. Ve biz hâlâ bu gemiye binmeyi reddediyoruz.