
BAYRAMDA YETİM ÇOCUK OLMAK
Mehmet Ali Sezer
Bayram sabahıydı.
Pencerenin önünden geçen o çocuk… Her şeyi ve herkesi susturdu.
Üzerinde yamalı bir tişört, ayağında numarasız bir spor ayakkabı. Saçları dağınık, gözleri nemliydi. Elinde ne bir şeker kutusu vardı ne de cebinde bayram harçlığı.
Sokağın köşesinde durmuş, gülüşerek bayram şekeri toplamaya çıkan çocukların neşesini izliyordu.
Bir an göz göze geldiler…
Yutkundu gülüşen çocuklar.
Hani herkesin bir bayramı olurdu ya…
İşte onunki yoktu.
Çünkü onun annesi yoktu.
Babası da çoktan kara toprağa teslim edilmişti.
O çocuk, "anne elini öpeceğim" diyemeyecek kadar yalnızdı bu sabah.
O çocuk, "babamdan harçlık koparacağım" diyemeyecek kadar sessizdi.
O çocuk sadece yetim değildi. O çocuk, eksikti.
Eksik bir sabah, eksik bir gülüş, eksik bir bayramdı onunki.
Demek ki Neymiş?
Bayram herkese aynı şekilde gelmiyor.
Kimi kucak dolusu sevgiyle karşılıyor bayramı, kimi sokak lambasının altında gözyaşıyla bekliyor.
Kimi çocuğun cebinde şeker dolar, kimi çocuğun gözleri dolar.
Kimi çocuğun elinden tutan bir anne olur, kimi çocuğun yalnızca gölgesi olur yanında.
Ve biz, bayramlıklarımızla aynada kendimize bakarken,
Onlar, camın ardından bizim kahkahalarımıza bakıyor.
Ve biz, evdeki bollukla ne yiyelim diye düşünürken,
Onlar, tok görünmeye çalışıyor aç mideleriyle…
Çünkü yetimlik sadece anne babasın olmak değildir.
Yetimlik, unutulmuşluktur.
Yetimlik, görmezden gelinmektir.
Yetimlik, bayram sabahında şeker toplayacak kapı arayışıdır.
Bugün bir çocuğun gözlerine iyi bakın…
Bayram ona gelmiş mi?
Eğer gelmemişse…
Belki sizin bir gülüşünüzle gelir.
Belki bir avuç şekerle, bir sarılışla, “senin de bayramın kutlu olsun” diyebilecek kadar içten bir kelimeyle onun da hayatına dokunur.
Unutma…
Senin için sıradan bir bayram, onun için bir ömür boyu hatırlanacak bir iyilik olabilir.
Eğer bu bayramda bir kapı açacaksan,
Bayramlık giymemiş bir çocuğa aç kapını.
Çünkü yetim bir çocuğun duası,
Binlerce bayram neşesinden daha değerlidir.