Mehmet Ali Sezer

9. Ay (Eylül): Tefeci, Borçlu Kavgaları

Mehmet Ali Sezer

Sadece Ağrı’da değil, Doğu Anadolu’nun Van, Bitlis ve Muş gibi illerinde de Eylül ayı, borçluların kapısının çalındığı bir dönem olarak bilinir. Halk arasında bu ay, “borçların tahsil zamanı” olarak anılır.

Soğuklar bastırmıştır; evler sobalıdır ve ısınmak zorunludur. Mart ayında odun veya kömür kalmadığında, insanlar ya bir yerden borç odun veya kömür alır, ya da birinden borç para ister. Borç para ile ihtiyaç karşılanması, kimi zaman çeşitli problemlere yol açar.

Hayvancılıkta da Eylül önemli bir aydır. Koçlar koyunlarla bir araya getirilir, kış geldiğinde kuzular doğar ve meleşme sesleri duyulur. İlkbaharda kuzular ve koyunlar otlaklarda otlatılır. Ağustos sonu ile Eylül başında, nadiren de olsa bazı hayvanlar borç olarak verilir. Bu borçlar genellikle bir yıl vadeli olup, alınacak para katlanarak geri talep edilir. Örneğin 100 bin lira borç bir yıl sonra 200 bin lira olur. Borçlu başta “Zaman var, öderim” diye düşünürken, alacaklı kat kat geri almanın verdiği hazla bekler.

Aradan bir yıl geçer. Borçlu çoğu zaman parasının en çok yarısını ödeyebilir, kalan miktar tekrar 2 veya 3 katı olarak gelecek yıl Eylül ayında tahsil edilir. Bu süreçte borçlu, varını yoğunu satar, çalışır veya borç alır ama borç bataklığı büyümeye devam eder. Zamanla borçlu, aile fertlerine ve sonunda alacaklıya çaresiz olduğunu söyler.

Bu durum, bazen aileler arası gerilim, bazen çarşıda tartışma ve bazen de tekme, tokat ve bıçaklı, silahlı kavgalara dönüşür. Sonuç; ölümler, yaralanmalar ve uzun yıllara yayılan çatışmalar.

Toplumda bu işi yapan tipler vardır. Sabahtan akşama kadar kahvehane köşelerinde oturur, pahalı araç kullanır, gösterişli giyinir. Saçlarını ve sakallarını boyar, büyük yüzükler takar, boynunda zincir, kolunda saat vardır. Amaçları, borç verip kat kat geri almaktır. Bu kişiler, görünüşte dindar olabilir; camiye gider, namaz kılar ama kazançları tefecilikten gelir.

Bu tipler, garibanın nakit ihtiyacını karşılıyormuş gibi görünür. Örneğin bir torba un veya bir araba verir; bir yıl sonra bedelinin 2 veya 3 katını geri alır. Borçlu başta “Zaman var, öderim” der, ama Eylül geldiğinde köşeye sıkışır, ölüm tehdidi alabilir ve ne yapacağını bilemez.

Borçlu ve alacaklı arasındaki hesaplaşma, çoğu kez telefon mesajları ve tehditlerle başlar. Borçlu, çaresizce saklanır, telefonunu açamaz veya ailesine söyleyemez. Karşılıklı tehditler artar; çarşıda veya kahve köşelerinde karşılaşmalar kavga, tekme, tokat, bıçak ve silahlı çatışmaya dönüşür. Polis ve ambulans olay yerine gelir. Yaralılar kaldırılır, bazen ölümler meydana gelir. Bu durum aileler ve aşiretler arasında uzun yıllara yayılan kan davalarına yol açabilir.

Eylül ayı, sadece sonbaharın hüzünlü yapraklarını döktüğü bir dönem değildir. Aynı zamanda borçlu ve alacaklı arasındaki hesaplaşmanın gözyaşı, öfke ve bazen ölümü beraberinde getirdiği bir aydır. Doğu Anadolu’da yıllardır böyle gelmiş ve böyle devam edecek bir “kara ay”dır Eylül.

Yazarın Diğer Yazıları