Adamın çocukları, toplanıp köyün büyüklerine çıkmışlar:
"Babamız, evlat ayrımı yapıyor, küçük kardeşimizi bizden daha çok önemsiyor, bu haksızlığı giderin…” demişler.
Çocuklardan biri:
"Ailenin en kuvvetli ferdi benim. Gücüme sebep kimse ailemize ilişmiyor.” demiş ve gücün önemini anlatmış.
Öteki çocuk:
"Alenin en işbileni benim, kıvrak zekama sebep toplumda söz sahibiyiz.” demiş ve kıvrak zekanın önemini anlatmış.
Kardeşleri dinleyen köyün büyükleri toplanıp, çocukların babasına çıkmışlar.
"Bu haksız uygulamaya bir son verin, üç çocuğunuzu eşit tutun..." demişler.
Adam, "Ben de çocuklarımı eşit tutmayı çok istiyorum ama... Hele bir soluklanın, sizlere öyle cevap vereyim.” demiş.
Adam, misafirlerini salona almış ve büyük oğlunu içeriye çağırmış.
"Oğlum, az önce köyün alt tarafında deve sesleri geliyordu. Bak bakalım neyin nesidir?” demiş.
Büyük oğlan bir koşumda gitmiş, gelmiş.
"Kervandır, yük çok, insanlar azdır. Bu kervanı soyan ömür boyu zengin olur…” demiş ve soygunun planını anlatmış.
Adam, öteki oğlunu çağırmış. Ona da aynı soruyu sorup göndermiş.
Öteki oğlu da:
"Kervandır, sahiplerinin hepsi gençtir, kandırılmaya müsaittirler…” demiş ve onları nasıl kandırabileceklerini anlatmış.
Sıra adamın önemsediği oğluna gelmiş.
Adam, önemsediği oğlunu salona çağırmış.
"Oğlum, az önce köyün alt tarafında deve sesleri geliyordu. Bak bakalım neyin nesidir?" demiş.
Baba ile köyün büyükleri beklemeye başlamışlar.
Nihayet önemsenen çocuk gelmiş ve başlamış anlatmaya:
"Köyümüzde konaklamak istemiş; sekiz genç ve saygın tüccarın, otuz deveden oluşan ticaret kervanı, Tebriz'den gelmiş, Şam’a gidecekler, ipek halı taşıyorlar.
Konaklama ve güvenliklerini sağladım, hayvanları için uygun fiyatla yem temin etim. Köyümüzde üretilen kilimleri gösterdim. Kilim piyasasını oluşturmak ve sipariş almak için kendileriyle Şam'a gitmemi teklif ettiler, köyümüzün büyüklerine danışayım dedim...” demiş ve köyleri için ticaretin önemini anlatmış.
Adam ile köyün büyükleri, ağızları açık, çocuğu dinlemişler.
Adam, önemsediği oğlunu gönderdikten sonra:
"Beyler, çocuklar sizin olsa, bu çocuğu diğerleriyle eşit tutar mıydınız?" diye sormuş.
Köyün büyükleri mahcup bir şekilde, hep bir ağızdan:
"Asla, eşit tutmazdık!” demişler.