Yakın tarihten ilimize miras bırakılan, onlarca mizahi öyküden birisini aktarayım sizlere.
Bu öykünün iki karakteri vardır ve ben engin hoşgörülü bu iki karakteri iyi tanıyorum.
Öyküyü karakterlerinden değil, siyasi ravilerden dinledim.
Karakterlerle konuşma şansım olmadığından şimdilik iki karakterin isimlerini vermeyeceğim.
Siyasi mizah türü bir öykü olduğundan yazıya döküp Ağrı’nın edebiyatına, bu öyküyü, kazandırmak istedim.
Siyasi muhabbete ve mizaha ihtiyacımız vardır çünkü.
Öyküye gelecek olursak:
Ağrıda tanınan iki siyasetçi, zamanında, biri milletvekili diğeri il başkanıdır.
Milletvekili, il başkanından konu her açıldığında,
"Amcam oğlu" diye bahsedermiş.
İl başkanıyla bir araya her geldiklerinde,
"Amcam oğlu" diye hitap edermiş.
"Amcam oğlu ile meclisteydik... Amcam oğlu bu konuda benle farklı düşünemez... Amcam oğlu aradı beni... Amcam oğlu bu konuda senin düşüncen nedir? Amcam oğlu..."
Derken;
Bir gün dostlar meclisinde; milletvekili ile il başkanının samimiyetini ve "Amcam oğlu" muhabbetini duyan yeni siyasetçinin biri merak eder:
"Sayın vekilim, sizin il başkanıyla akrabalığınız tam olarak nedir?" diye sorar.
Milletvekili gayet ciddi bir şekilde:
"Amca oğluyuz..." diye cevap verir.
Gülüşmeler üzerine,
"Nasıl olur? İkinizin ilçeleri ayrı, aşiretiniz bile ayrı..." diye şaşkınlığını belirtir yeni siyasetçi.
Milletvekili, yanında oturan il başkanının elini tutar ve gülümseyerek, eski siyasetçilerin bildiğini yeni siyasetçiye de anlatır.
"Bizim ilçenin sakinleri için 'falanca ilçenin eşekleri,' başkanın aşiretinin fertleri için de 'falanca aşiretin eşekleri' diyorlar. Bu yüzden biz başkanla eşekte birleşiyor ve öylece akraba oluyoruz..."