Dinler üzerine tez yazan bilim adamı, Müslümanların yaşadığı beldeye uğradı.
Güzel caddeleri, temiz çarşı ve sokakları gezdikten sonra şehrin büyük camiinin bahçesine geçip oturdu.
Camiye, minarelere, şadırvana gıbta ile baktı. Gençlerin, yaşlıların, çocukların vakit namazı için şadırvandan abdest alıp camiye koşmalarına hayran kaldı.
Dibinde oturduğu çınar ağacının gövdesine yaslanıp araştırdığı İslamiyetin, toplumsal hayattaki karşılığını not almaya başladı.
Cami cemaati dağıldığında, aldığı notları çantasına koydu. Çocuklar, gençler, işi olanlar çıkıp gittiler. Yaşlılar ve işi olmayanlar cami bahçesinde bulunan başka ağaçların dibinde kümelenip oturdular.
Bilim adamının yakınına iki kişi gelip oturdu ve kendi aralarında sohbete durdular.
Müslümanların sohbetini merak eden bilim adamı, sohbete kulak kabarttı. Baktı ki yakınına oturanlar; imamdan başladılar gıybet etmeye, cemaate doğru gidiyorlar...
Bilim adamı dayanamadı:
"Sizler Müslümandınız, değil mi?" diye sordu.
Yaşlı olanı çıkıştı:
"Elhemdüllih Müslümanız!" dedi.
Bilim adamı:
"Bilirsiniz şimdi, sizde domuz eti yemek haramdı değil mi?" diye sordu.
Bu soruya genç olan cevap verdi:
"Evet, Müslümanlara domuz etini yemek haram kılınmıştır." dedi.
Bilim adamı:
"Zaruret halinde size iki seçenek sunulsa; birinci seçenekte domuz eti, ikinci seçenekte ölmüş kardeşinizin eti olsa, hangisini tüketirsiniz?" diye sordu.
İkilinin yüzüne tiksinti yansıdı, yaşlı olanı cevap verdi:
"Zaruret halinde açlıktan ölmeyecek kadar domuz etini yemeyi tercih ederiz. Açlıktan ölürüz ama yine de ölmüş kardeşimizin etini yemeyiz." dedi.
Bilim adamı şaşırdı:
"Ama yakınıma oturduğunuzdan beri ve zaruret olmadığı halde ölmüş kardeşinizin etini yiyorsunuz?" dedi.
İkli sinirlendi, genç olanı, "Ne diyorsun lan sen!" diye bağırdı ve saldırı için harekete geçti.
Bilim adamı:
"Durun, durun! Bunu ben demiyorum. Kutsal kitabınızda, Hucurât Süresinin 12. Ayetinde, Allah diyor" dedi ve ayeti okudu:
'Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz!'
Bilim adamına saldırmak için kalkan genç, yavaşça yerine oturdu.
Bilim adamı gitmek için ayağa kalktı ve çantasından bir ayna çıkarıp ikiliye uzattı:
"Bu aynayı size hediye ediyorum, ihtiyacınız olduğunda kullanın..." dedi ve uzaklaştı.
(Orjinal öyküdür, kaynak belirtilmeden alıntı yapılamaz.)