Ağrı’nın merkez sokaklarında her geçen gün daha fazla kornaya basılıyor, daha fazla dikiz aynası geriye katlanıyor, daha fazla sürücü sinirlenip kontağı kapatıyor. Bu şehirde artık sadece yollar değil, sabır da daralıyor.
Bir şehir büyüyebilir.
Araç sayısı artabilir.
Ama bu büyümeye paralel olarak akılcı bir şehir planlaması, sağlıklı bir trafik yönetimi ve en önemlisi öngörülü bir belediyecilik anlayışı gelişmiyorsa, o büyüme zamanla kangrene dönüşür.
Ağrı’da yaşanan tam olarak budur.
Vali Konağı, Kağızman, Erzurum Caddesi hele bir de meydan olarak bilinen Eski Van Caddesi
Ayrıca sokaklar
Bir aracın girdiğinde karşı yönden araç gelmemesi için dua ettiği park eden araçlarla dolu dar sokaklar.
Her gün binlerce aracın geçmeye çalıştığı ama geçemediği o dar ana arter.
Yan sokaklar deseniz aynı durumda.
Özellikle 1703 ve 1704 numaralı sokaklar; sanki iki aracın yan yana geçmesi değil, birbirine psikolojik üstünlük kurması için inşa edilmiş gibi. Araçlar kafa kafaya geliyor, ne geri gitmek isteyen var ne de yol vermek isteyen.
Sonunda kavga, tartışma, hatta zaman zaman fiziksel gerginlik yaşanıyor.
Bu şehirde artık trafik sadece teknik bir mesele değil; toplumsal bir huzur sorununa dönüştü.
Park yeri yok, olsa da mantıklı bir düzen içinde değil.
Kaldırımların üstü de park alanı, kavşakların içi de.
Kuralsızlıkla alışmak arasında kalmış bir şehir görüntüsü var.
Ve elbette bu keşmekeşin ortasında kimse memnun değil.
Ne direksiyon başındaki sürücü, ne yayaya yol vermesi gereken şoför, ne de evine ulaşmaya çalışan vatandaş…
Oysa çözüm çok da karmaşık değil.
Sürücü kursları temsilcileri, trafik eğitmenleri ve uzmanlar tek ağızdan aynı öneriyi yineliyor: Tek yön uygulaması.
Trafiği rahatlatmak, sürücüler arasındaki gerilimi azaltmak, hatta yayaların güvenliğini artırmak için bazı sokakların tek yönlü hâle getirilmesi kaçınılmaz. Bu sadece trafik için değil, sosyal huzur için de elzem bir adım.
Tek yön ihlal edilir diyenler içinse kapan uygulaması yapılırsa kimse giremez !
Belediyeye, trafik komisyonlarına ve şehir yöneticilerine düşen görev ise bu önerileri kulak arkası etmemek.
Vatandaş sadece korna çalmıyor; bir yandan da çözüm arıyor, yetkililere sesleniyor.
Yeter ki bu sesi duyan bir irade olsun.
Bugün dar sokaklarda sıkışıp kalan bir şehir varsa, bu sadece araçların değil; vizyonsuz planlamaların ve ertelenmiş kararların bir sonucudur.
Yollar daralıyor olabilir.
Ama çözümler de artık netleşiyor.
Yeter ki niyet geniş olsun.