Şehirler, yaşayan organizmalar gibidir.
Nefes alır, büyür, gelişir. Ama bazen yanlış planlamalar, bu nefes alış verişi bozar.
Ağrı’nın tam da kalbinde, Halk Eğitim Merkezi ve çevresinde gündeme gelen yeni okul projesi bana tam olarak bunu düşündürüyor: Biz bu şehri nefes alamaz hale mi getiriyoruz?
Erzurum Caddesi, Ağrı’nın en değerli hattı. Şehrin en çok gelişmesi beklenen, en çok yatırım yapılması gereken bölgesi. Ama ne yazık ki yıllardır yapılan okul binaları, bu caddeyi kilitlemiş durumda.
Bir şehir merkezinde, en değerli arsaların eğitim kurumlarına ayrılması kulağa iyi niyetli gelse de, planlama hataları yüzünden trafik sorunu büyüyor, şehir merkezinin gelişimi sekteye uğruyor.
Bir arka sokakta rahatlıkla iki okul yapılabilecekken, neden hep şehrin kalbine yük bindiriliyor? Bu sorunun cevabı, “Ben yaptım oldu” anlayışının gölgesinde kalıyor.
Yakın zamanda Adliye Sarayı yeni binasına taşınacak. Eski Öğretmenevi, Halk Eğitim Merkezi, Kız Meslek Lisesi ve bazı devlet kurumlarının binaları yıkılacak. Dört yol kavşağının çevresi boşalacak. İşte tam da bu noktada, şehre gerçek anlamda nefes aldıracak bir fırsat doğuyor.
Peki, bu değerli alanı yine betonla mı dolduracağız?
Yoksa çocuklarımızın, gençlerimizin, ailelerimizin vakit geçireceği geniş bir meydan mı yapacağız?
Bana kalırsa Ağrı’nın en büyük ihtiyacı artık yeni beton duvarlar değil, insanlara nefes aldıracak sosyal alanlardır.
Geçmişte yapılan battı-çıktı projesi hâlâ hafızalarda. Trafiği rahatlatmak yerine, şehrin göbeğini daha da karmaşık hale getirdi.
Bugün geldiğimiz noktada, aynı hataları tekrar etme lüksümüz yok. Okullar elbette gerekli, eğitim olmazsa olmaz.
Ama şehrin en yoğun trafiğinin olduğu noktaya okul yapmak, şehircilik değil; ihmaldir, plansızlıktır.
Bu şehir yalnızca belediye başkanlarının ya da bürokratların değil, burada yaşayan herkesin şehri.
Ağrı halkı, sivil toplum kuruluşları, şehirde söz sahibi olan herkesin fikri alınmalı. “Ben yaptım oldu” anlayışıyla yönetilen şehirler, geleceğe değil, geçmişe mahkûm edilir.
Bugün atılacak adımlar yarın sadece bugünkü yöneticilerin değil, gelecek nesillerin de hayatını etkileyecek.
Bir meydan yapılırsa çocuklarımız orada oyun oynayacak, gençler orada buluşacak, halk orada nefes alacak. Bir okul yapılırsa ise, yoğunluk daha da artacak, şehir merkezinin geleceği bir kez daha tıkanacak.
Ağrı’nın kalbinde atılacak her adım, bu şehrin kaderini belirleyecek. Şehrin kalbi, insanların nefes aldığı bir meydan mı olacak, yoksa betonla kapanan bir alan mı?
Kararı verecek olan biziz.
Benim temennim, bu şehre yakışan meydanı görmek.
Çünkü Ağrı’nın gerçekten nefes almaya ihtiyacı var.