Türkiye’nin doğusundaki en büyük illerden biri olan Ağrı, yine tarihi bir fırsatı elinden kaçırıyor.
Temeli atılan Kars-Iğdır-Aralık-Dilucu Demir Yolu Hattı, Pekin’den Londra’ya uzanacak dev ticaret yolunun önemli bir ayağını oluşturuyor. Ancak ne yazık ki, bu hattın güzergâhında Ağrı yine yok!
Oysa mesafe sadece 100 kilometre.
Bir başka deyişle, tren kapımızın önünden geçiyor ama biz bu yolculuğun sadece seyircisi oluyoruz.
Ağrı’nın tren yolu hayali yeni değil.
Batımızda Erzurum-Horasan, güneyimizde Bitlis-Tatvan, doğumuzda Iğdır, kuzeyimizde Kars demir yolu hatları var. Yani dört bir yanımız demir ağlarla örülmüş durumda. Buna rağmen, Ağrı’nın haritada adeta boşlukta bırakılması, yıllardır süregelen bir ulaşım eşitsizliğini gözler önüne seriyor. Bu durum, yalnızca ulaşım meselesi değil; aynı zamanda ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biri.
224 kilometrelik yeni hat tamamlandığında yılda 5,5 milyon yolcu ve 15 milyon ton yük taşıma kapasitesine sahip olacak. Bu, doğrudan sınır ticareti ve lojistik gücü demek. Eğer hat Ağrı’dan geçseydi, sanayi bölgelerinden turizme, tarımsal ürün ihracatından istihdama kadar birçok alanda şehir büyük bir sıçrama yaşayabilirdi. Uzmanların ifadesiyle, bu bağlantı Ağrı’ya yalnızca bir “demiryolu” değil, aynı zamanda bir kalkınma kapısı olacaktı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, temel atma töreninde, hattın Zengezur Koridoru’nun parçası olduğunu ve Türkiye ile Azerbaycan arasında kesintisiz bağlantı sağlayacağını söyledi.
Elbette bu, bölgesel barış ve ticaret için tarihi bir adım. Ancak Ağrı halkının gözü kulağı bambaşka:
“Tren dibimizden dünyaya gidiyor, biz sadece seyrediyoruz…”
Bu sitem, yalnızca bir yol hasretini değil, aynı zamanda yıllardır süregelen görmezden gelinmişlik hissini anlatıyor.
Bugün Ağrı, uluslararası ticaret yollarının tam kıyısında duran ama içine alınmayan bir şehir.
Yarın da aynı hayal kırıklığını yaşamamak için siyasilerin, yerel yöneticilerin ve sivil toplumun ortak bir irade göstermesi şart.
Çünkü mesele yalnızca bir ulaşım hattı değil; Ağrı’nın geleceğini şekillendirecek stratejik bir tercih.
Sonuç olarak; Pekin’den Londra’ya uzanan tren, biz Ağrılıların penceresinden bakınca bir umuda da, siteme de karşılık geliyor.
Umut, bir gün bu şehrin de demir ağlara kavuşması.
Sitem ise, her defasında 100 kilometreyle geleceğin dışında bırakılmak…