Yaşam tarzı değişikliği, kanser riskini azaltabilir

Uzmanlar, kanserden korunmada stresin azaltılması, dengeli beslenme, fiziksel aktivite ve zararlı alışkanlıklardan uzak durmanın hayati önem taşıdığına dikkat çekiyor.

1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası kapsamında açıklamalarda bulunan uzmanlar, kanserin sadece genetik bir hastalık olmadığını, çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinin hastalığın oluşumunda belirleyici rol oynadığını belirtti.

Türk Kanser Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Duruman, dernek olarak 4 milyonu aşkın kişiye tarama ve bakım desteği sağladıklarını, özellikle “Mucizeevi” projesiyle hastaların psikolojik ve beslenme ihtiyaçlarını da karşıladıklarını ifade etti. Duruman, "Kanser tedavisi sürecinde güçlü bir bağışıklık sistemi için iyi uyku, dengeli beslenme ve psikolojik destek büyük önem taşıyor." dedi.

Duruman ayrıca, sağlıksız beslenmenin ve stresin vücut direncini zayıflatarak kanser gelişimini kolaylaştırabildiğine dikkat çekerek, “Artık ‘Can boğazdan gider’ diyoruz. Çünkü aşırı ve dengesiz beslenme, başta obezite olmak üzere birçok hastalığın ve kanserin temel nedenlerinden biri” değerlendirmesinde bulundu.

Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İrfan Çiçin ise, kanserin yalnızca kalıtsal faktörlerle değil, yaşam tarzıyla da ilişkili olduğunu vurguladı. Stresin uyku kalitesini bozduğunu, beslenme alışkanlıklarını olumsuz etkilediğini ve bağışıklık sistemini baskılayarak kanser hücrelerinin gelişimini kolaylaştırabileceğini belirten Çiçin, “Kronik stres, vücudun bağışıklığını düşürerek hastalıklara açık hale getirir” dedi.

Çiçin, sağlıklı yaşamın bir parçası olarak egzersizin önemine değindi. “Haftada en az 150 dakika düzenli fiziksel aktivite, hormon dengesini koruyarak kanser riskini azaltır. Egzersiz aynı zamanda kilo kontrolü sağlar ve vücutta iltihap düzeyini düşürür” dedi.

Beslenme konusunda da önerilerde bulunan Çiçin, antioksidan zengini sebzeler, omega-3 içeren gıdalar, lifli besinler ve bazı baharatların (zerdeçal, zencefil) bağışıklığı destekleyip kanser riskini azaltabileceğini söyledi. Buna karşın işlenmiş et ürünlerinin (salam, sosis, sucuk) ve fazla şeker tüketiminin kanser riski üzerinde olumsuz etkileri olduğunu hatırlattı.

Ayrıca tütün kullanımının halen en büyük kanserojen kaynaklardan biri olduğunu vurgulayan Çiçin, sigaranın akciğer dışında gırtlak, pankreas, mesane gibi birçok organla ilişkili kanser riskini artırdığını ve sigarayı bırakmanın bu riskleri azaltmada en etkili adım olduğunu belirtti.

Uzmanlar, toplumun erken teşhis konusunda bilinçlendirilmesinin, tarama programlarının artırılmasının ve hasta yakınlarına psikolojik destek verilmesinin kanserle mücadelede bütüncül bir yaklaşım açısından büyük önem taşıdığını kaydetti.

Karaköse Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
AA

Bakmadan Geçme