Yapay zekayla terapi mümkün mü yoksa tehlikeli mi?
Ruh sağlığında yapay zeka destekli sohbet robotları kolay erişim ve düşük maliyet avantajı sağlıyor ancak uzmanlar, insan faktörünün yokluğunun ciddi riskler barındırdığı uyarısında bulunuyor.
Ruh sağlığı hizmetlerinin yüksek maliyeti, uzun bekleme süreleri ve damgalanma korkusu, milyonlarca kişiyi dijital çözümlere yönlendiriyor. Özellikle anonimlik, kolay erişim ve ekonomik avantajlar sunan yapay zeka tabanlı sohbet robotları son dönemde giderek popülerleşiyor. Stanford Üniversitesi’nin 2024 tarihli raporuna göre, 16-25 yaş arası her dört gençten biri, duygusal destek almak için en az bir kez yapay zeka uygulamalarına başvurmuş durumda.
Ancak uzmanlar, bu teknolojilerin insani bağdan uzak olması ve denetimsiz kullanımının hassas durumdaki bireylerde zararlı sonuçlar doğurabileceğini vurguluyor.
Medipol Üniversitesi’nden Uzm. Dr. Onur Yılmaz, AA’ya yaptığı açıklamada, yapay zekanın ruh sağlığı alanında artan etkisine dikkat çekti:
“Bu teknolojiler tanı süreçlerini hızlandırabilir, tedaviyi kişiselleştirebilir, psikolojik destek ve terapi sağlayabilir. Ayrıca ruh sağlığı uzmanlarının eğitiminde ve ilaç geliştirme süreçlerinde de önemli fırsatlar sunuyor.”
Chatbotların anahtar kelime eşleşmelerini kullanarak insan iletişimini taklit edebildiğini belirten Yılmaz, bu programların düşük maliyet, kolay erişim ve duygusal durum takibi gibi avantajlar sunduğunu dile getirdi.
“Bu nedenle yapay zeka destekli sohbet robotları giderek yaygınlaşıyor” dedi.
Yılmaz, bazı araştırmaların chatbot tabanlı terapilerin depresyon ve kaygı belirtilerini azaltabileceğini, bireylere yeni bakış açıları kazandırabileceğini gösterdiğini söyledi. Ancak bu olumlu yanlara rağmen insan faktörünün önemini vurguladı:
“Terapi süreci, insana özgü bağ ve empati üzerine kurulu. Algoritmalardaki yanlılık riski, güvenlik ve etik kaygılar devam ediyor. Bu sistemler bir terapistin alternatifi değil, tamamlayıcısı olmalı.”
Gelecekte daha gelişmiş uygulamaların piyasaya çıkabileceğini belirten Yılmaz, yine de temel sorunun değişmeyeceğini söyledi:
“Terapinin doğasında sözel olmayan bağlamlar var. İnsan sezgisi, sıcaklık ve empati, ruhsal iyileşmede vazgeçilmez. Bunları algoritmalara aktarmak mümkün değil.”
Aktarım ilişkisi gibi psikoterapinin temel kavramlarının yapay zeka ile yürütülen terapide karşılık bulamayacağını söyleyen Yılmaz, özellikle karmaşık ruhsal süreçlerde bu teknolojilerin yetersiz kalabileceğine dikkat çekti.
Gençlerin chatbotları arkadaş veya sırdaş gibi görmeye başladığını, bu durumun faydalarının yanında ciddi riskler de getirdiğini belirten Yılmaz, şunları ekledi:
“İlişkilerden yoksunluk, bağımlılık, önyargıların pekişmesi, manipülasyon ihtimali ve kişisel bilgilerin güvenliği en büyük sorunlar. Özellikle hassas ruh halinde olan gençler, olumsuz sonuçlarla karşılaşabiliyor.”
Bu nedenle etik ilkelerin ve yasal düzenlemelerin zorunlu olduğuna vurgu yapan Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
“Yapay zeka sistemleri etik değerlere bağlı kalmalı, gizliliği korumalı, hataların sorumluluk alanları belirlenmeli. Bu teknolojiler ancak denetim altında faydalı olabilir.”
Bakmadan Geçme





