Yapay zekâ mağdurları için hukuki yollar gündemde

Deepfake ve yapay zekâ teknolojileriyle oluşturulan sahte görüntüler, vatandaşlar için ciddi riskler barındırıyor.

Yapay zekâ teknolojilerindeki hızlı ilerleme, beraberinde ciddi tartışmaları da gündeme taşıyor. Özellikle son dönemde artış gösteren deepfake videolar, bireylerin sesi veya görüntüsünün izinsiz şekilde kullanılmasıyla büyük mağduriyetler doğurabiliyor. Uzmanlar, bu tür içeriklere maruz kalan vatandaşların hukuki haklarını arayabileceğini vurguluyor.

Avukat Selahattin Par, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, dijital dünyada sanallıkla gerçeklik arasındaki sınırların giderek kaybolduğunu belirterek, “Yapay zekâ ile üretilen bir videoyu vatandaşın gerçek sanması çok kolay. Bu da dolandırıcılık, şantaj ve itibar suikastı gibi pek çok riski beraberinde getiriyor” dedi.

Par, özellikle ses ve görüntü manipülasyonlarıyla insanların özel hayatının ihlal edilebildiğini aktararak, “Sizin sesinizi alıp, sanki siz konuşuyormuşsunuz gibi kayıt düzenleyebiliyorlar. Yüzünüzü ya da bedeninizi kullanarak müstehcen içerikler üretebiliyorlar. Bu, kişisel haklara doğrudan saldırıdır” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de dijitalleşmeye özel kapsamlı bir yasa bulunmadığını belirten Par, mevcut yasalar üzerinden mağdurların hak arayabileceğini kaydetti. Örnek veren Par, “Kişinin rızası dışında montajlanmış bir görüntü sulh ceza hâkimliğine taşınarak yasaklanabilir. İçeriği kimin hazırladığı biliniyorsa, Türk Medeni Kanunu uyarınca maddi kayıp, itibar zedelenmesi veya manevi üzüntü nedeniyle tazminat davası açılabilir” dedi.

Bununla birlikte Türk Ceza Kanunu’nun güncel ihtiyaçlara yanıt vermekte yetersiz kaldığını vurgulayan Par, “Ülke olarak teknolojiye uygun yeni bir dijital kanun yapmamız gerekiyor. Dijital denetim ciddi eksikliklerle ilerliyor. Nasıl televizyon ve radyonun RTÜK’ü varsa, dijital mecraların da benzer bir denetim mekanizmasına ihtiyacı var” değerlendirmesinde bulundu.

Par, mevcut düzenlemelere göre kişisel verilerin izinsiz paylaşılmasının suç olduğunu belirterek, “Birisi sizin yüzünüzü, sesinizi ya da bedeninizi kullanarak internet ortamında yayın yaparsa bu açık bir suçtur. 1 ila 3 yıl arasında hapis cezası, gizlilik ihlali durumunda ise 2 ila 4 yıl arası daha ağır cezalar söz konusu. Ayrıca ciddi miktarda para cezaları da var” şeklinde konuştu.

Konuyla ilgili akademik değerlendirmede bulunan Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. İhsan Eken ise yapay zekâ sistemlerinin açık ve kapalı kodlu olmak üzere iki farklı yapıda işlediğini söyledi. Eken, “Kapalı kodlu sistemlerde kodlara sadece şirket çalışanları erişebiliyor. Açık kodlu olanlarda ise herkes erişebiliyor. Özellikle Uzak Doğu tabanlı pek çok uygulama açık kodlu ve merkeziyetsiz” bilgisini verdi.

Kapalı kodlu sistemlerde mağdurların dava açabileceğini, ancak açık kodlu yapılarda sınır ötesi karmaşalar nedeniyle hukuki sürecin neredeyse imkânsız hale geldiğini belirten Eken, “Sunucular bir ülkede, içerik başka bir ülkeden yayımlanıyor. Hangi ülkenin yasaları uygulanacak? Bu büyük bir sorun” dedi.

Eken, yapay zekâya yönelik yasal düzenlemelerin ABD ve Çin gibi ülkelerde daha ileri seviyede olduğuna değinerek, evrensel hukuki standartların zorunlu hale geldiğini ifade etti. Deepfake teknolojilerinin her geçen gün daha inandırıcı hale geldiğini hatırlatan Eken, “Kişisel korunma bilinci çok önemli. Önlem önce bireysel farkındalıkla başlıyor. Yapay zekânın nasıl çalıştığını bilmek, kişiyi birçok riskten koruyabilir” uyarısında bulundu.

Karaköse Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
AA

Bakmadan Geçme