Yapay zeka eğitimde ders metotlarını değiştiriyor
Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi akademisyenleri, öğrencilerin teknolojiyi etik ve üretken biçimde kullanmasını sağlamak amacıyla öğretim metotlarını yeniden tasarladı.
Hayatın her alanında hızla yer edinen yapay zeka uygulamaları, eğitim sistemini de dönüştürüyor. Gençlerin ödevlerini yaparken, sınavlara hazırlanırken ve tez çalışmalarında yapay zekadan sıkça yararlanması, akademisyenleri öğretim yöntemlerini gözden geçirmeye itti. Bu durum, klasik eğitim sistemini kısmen de olsa modern gereklilikler doğrultusunda yeniden şekillendirmeyi zorunlu kıldı.
YTÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Başal, geçmişte hesap makineleri, bilgisayar ve arama motorlarının eğitmenler arasında kaygı yarattığını hatırlattı. Başal, “Zaman içinde bu yenilikler eğitim sisteminin tamamlayıcı bir unsuru haline geldi. Yapay zeka ise artık hayatın merkezinde ve üretken bir teknoloji olarak eğitim ortamlarına entegre ediliyor” dedi.
Başal, öğrencilerin teknolojiyi yalnızca eğlence amaçlı değil, derslerinde etkin biçimde kullanmasını sağlamayı amaçladıklarını belirtti. Yapay zekanın ödev ve projelerde mekanik bir şekilde kullanılması durumunda bilişsel geriliğe yol açtığını vurgulayan akademisyen, “Öğrenciler, yapay zekanın sağladığı bilgileri kendi filtrelerinden geçirip yorumlamalı. Son dokunuşun insana ait olması, teknolojinin etkin kullanımını sağlar” diye ekledi.
Akademisyenler, öğrencilerin yapay zekaya bağımlı hale gelmesini önlemek için derslerde farklı değerlendirme yöntemleri uyguluyor. Başal, “Ödevleri ders içine taşımak, sürece dayalı değerlendirme yapmak ve yapay zekaya dirençli ödevler vermek öğrencinin öğrenme sürecini zenginleştiriyor” ifadelerini kullandı. “Flipped learning” yani ters yüz öğrenme modelini kullanarak, ders öncesi hazırlıkların sınıf içi uygulamalara dönüştürülmesini sağladıklarını belirtti.
YTÜ Eğitim Fakültesi’nden Doç. Dr. Mithat Korumaz ise yapay zekaya direnmenin eğitimde çözüm olmadığını söyledi. Korumaz, “Bilgiye erişimin kolaylaşması, eğitmenleri sadece bilgiyi aktaran konumundan çıkarıyor. Öğrenci, sınıfta uygulamalı eğitimle becerilerini geliştirebiliyor, ürün ortaya koyabiliyor” dedi.
Korumaz, geleneksel ölçme ve sınav uygulamalarının artık öğrencinin öğrenme sürecinin bir parçası hâline geldiğini belirtti. “Öğrenci ölçülmekten korkmuyor; değerlendirme, öğrenmenin doğal bir parçası olarak işliyor. Bu yaklaşım öğrenciyi motive ediyor ve dönemin sonunda ciddi bir beceri kazanımı sağlıyor” ifadelerini kullandı.
Yüksek lisans öğrencilerinin tez çalışmalarında yapay zekayı geliştirme aracı olarak kullanabildiklerini ancak ödev veya metin yazdırmalarının kabul edilmediğini vurgulayan Korumaz, benzerlik kontrolü için özel yazılımlar kullandıklarını sözlerine ekledi.
Bu gelişmeler, eğitimde teknolojinin yalnızca destekleyici değil, aynı zamanda öğretim süreçlerini dönüştüren bir araç olarak kullanılmasının önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Akademisyenler, dersleri ve ödevleri çağın gerekliliklerine uygun şekilde yapılandırarak öğrencilerin hem teknolojiyi hem de kendi bilişsel yeteneklerini dengeli bir biçimde geliştirmelerini hedefliyor.
Bakmadan Geçme




