Uzmanlar açıkladı: Emzirme ruh sağlığını nasıl etkiliyor?
Uzmanlar, emzirmenin yalnızca fiziksel beslenme yöntemi olmadığını, aynı zamanda anne ve bebek arasındaki duygusal bağı güçlendirerek her iki tarafın ruh sağlığını olumlu yönde etkilediğini belirtiyor.
Her yıl 1-7 Ağustos tarihleri arasında kutlanan Dünya Emzirme Haftası kapsamında uzmanlar, anne sütü ve emzirmenin sağlık üzerindeki etkilerine dikkat çekiyor. Emzirmenin sadece besin kaynağı olmanın ötesinde, anne ve bebeğin psikolojik gelişiminde oynadığı rol üzerine yapılan araştırmalar, bu sürecin ruh sağlığı açısından da kritik öneme sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Çocuk ve genç psikiyatristi Prof. Dr. Sevcan Karakoç, emzirmenin anne ile bebek arasında güvenli bağlanmayı teşvik ettiğini belirtiyor. Emzirme sırasında kurulan göz teması, ten teması ve ritmik etkileşimlerin bebeğin temel güven duygusunu pekiştirdiğini aktaran Karakoç, bu güvenin ileriki yaşlarda duygusal dayanıklılık ve sağlıklı sosyal ilişkiler geliştirmede temel oluşturduğunu ifade ediyor.
Anne sütü ile beslenen bebeklerde kortizol (stres hormonu) düzeylerinin daha düşük olduğunun tespit edildiğini vurgulayan Karakoç, bunun uyku düzeni, sakinleşme ve duygusal regülasyon üzerinde olumlu etkiler yarattığını belirtiyor. Ayrıca, anne sütünün içeriğindeki yağ asitleri ve besin öğeleri, beyin ve sinir sistemi gelişimi için büyük önem taşıyor.
Emzirmenin yalnızca bebek için değil, anne için de psikolojik faydalar sunduğunu dile getiren Karakoç, emzirme sırasında salgılanan oksitosin hormonunun hem süt üretimini desteklediğini hem de annede sakinleştirici ve bağ kurucu etki yarattığını söylüyor. Bu süreçte doğum sonrası depresyon riskinin azaldığı da literatürde belirtiliyor.
Klinik psikolog Dr. Pelin Hazer ise uzun süreli emzirmenin, bebeğin öz güven, öz düzenleme ve bağımsızlık gelişimini olumlu yönde etkilediğini belirtiyor. Emzirme sürecinin sonlandırılmasının ise ani değil, kademeli ve güven verici bir şekilde gerçekleşmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Hazer, bu dönemde de fiziksel temas, şefkatli iletişim ve duygusal desteğin sürdürülmesinin, güvenli bağlanmayı koruduğunu aktarıyor.
Hazer, annelerin emzirme sürecinde göz teması, sakin ses tonu ve stresli ortamlardan uzak durma gibi unsurlara dikkat etmesinin, bebeğin duygusal ihtiyaçlarını karşılamada önemli olduğunu vurguluyor.
Psikanalitik bakış açısıyla, emzirmenin yalnızca fiziksel bir süreç olmadığına, aynı zamanda bebeğin erken dönem ilişki yapısını, içsel güven temellerini ve gelecekteki ilişki becerilerini etkileyen bir süreç olduğuna işaret ediliyor.
Öte yandan, Hazer emziremeyen annelerin bu durumu başarısızlık olarak görmemesi gerektiğini belirtiyor. “Anne-bebek bağı, sadece emzirme yoluyla değil; sevgi dolu, anlayışlı ve güvenli iletişimle de sağlanabilir. Her annenin koşulu farklıdır ve önemli olan yeterli annelik anlayışıdır,” ifadesini kullanıyor.
Uzmanlar, emzirmenin hem fizyolojik hem de psikolojik yönleriyle ele alınması gerektiğini ve bu süreçte annelere yalnızca tıbbi değil, duygusal destek sağlanmasının da büyük önem taşıdığını vurguluyor.