Türkiye doğal gazda ihracat kapasitesini büyütüyor
Türkiye'nin doğal gazda son yıllarda ulaştığı güçlü altyapı kapasitesiyle ihracat potansiyelinin arttığına dikkat çeken sektör temsilcileri, özel sektörün piyasaya daha etkin katılımının hem ihracat sürecini hızlandıracağını hem de doğal gaz ticaretinde Türkiye'nin bölgesel rolünü güçlendireceğini değerlendiriyor.
Türkiye, son yıllarda hayata geçirdiği altyapı yatırımlarıyla doğal gazda güçlü bir tedarik ve iletim kapasitesine ulaşırken, özel sektörün piyasaya daha etkin katılımıyla ihracat potansiyelinin önemli ölçüde artabileceği değerlendiriliyor. Mevcut yatırımlar sayesinde Türkiye’nin yıllık 70-80 milyar metreküplük doğal gaz tedarik altyapısına sahip olduğu, ihracat kapasitesinin ise 10 milyar metreküpün üzerine çıkabileceği belirtiliyor.
Türkiye genelinde 2’si karada LNG terminali, 3’ü Yüzer Depolama ve Yeniden Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) olmak üzere toplam 5 tesisle günlük gazlaştırma kapasitesi 161 milyon metreküpe ulaştı. Ulusal doğal gaz şebekesindeki giriş noktası sayısı 14’e yükselirken, günlük gaz alma kapasitesi 495 milyon metreküp seviyesine çıktı. Silivri ve Tuz Gölü yer altı doğal gaz depolama tesislerinde toplam kapasite 6,3 milyar metreküpe ulaşırken, yerli üretimin artırılmasına yönelik çalışmalar da sürüyor. Bu altyapı sayesinde Türkiye, farklı kaynaklardan gaz temin edebilen ve Avrupa ile Suriye’ye doğal gaz ihraç edebilen bir konuma geldi.
Türkiye ve Karadeniz bölgesinin önde gelen enerji aktörlerini bir araya getiren 4. Uluslararası Türkiye Karadeniz Petrol ve Gaz Kongresi ve Fuarı kapsamında değerlendirmelerde bulunan Petrol ve Doğal Gaz Platformu Derneği (PETFORM) Genel Sekreteri Murat Kalay, fazla gazın ihracata yönlendirilmesinin ülke ekonomisine ek gelir sağlayacağını ve ithalat faturasını düşüreceğini ifade etti. Kalay, BOTAŞ’ın öncülüğünde yürütülen gaz ticaretinin önemine dikkat çekerek, özel sektörün de bu sürece dahil edilmesi gerektiğini vurguladı.
Kalay, “BOTAŞ kamu şirketi olarak daha kontrollü hareket ediyor ancak özel sektörün pratikliği ve girişimcilik kapasitesi bu süreci hızlandırabilir.” değerlendirmesinde bulundu. Arz güvenliğinin öncelik olduğunun altını çizen Kalay, özel sektörün sisteme dahil edilmesinin piyasayı daha sağlıklı bir yapıya kavuşturacağını belirtti.
“Devletin önceliklerine, BOTAŞ’ın sorumluluğuna ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun güncel düzenlemelerine saygı duyuyoruz ancak özel sektörün artık bu sistemin bir parçası olması gerektiğine inanıyoruz.” diyen Kalay, mevzuat ve altyapı açısından hazır olan şirketlerin piyasada daha fazla yer almasının doğal gaz ticaretini geliştireceğini ifade etti. Kalay, “Mevzuat, operasyonel yeterlilik ve altyapı açısından tüm hazırlıklarını yapmış bir ‘öğrenci’ var, tek sorun sınava girememesi.” sözleriyle mevcut yapıya dikkat çekti.
Türkiye’de doğal gazda arz güvenliği sorunu bulunmadığını vurgulayan Kalay, boru hatları, LNG terminalleri ve depolama tesislerinin olağanüstü dönemlerde güvenli tedarik sağladığını söyledi. Bu yapının Türkiye’yi özellikle Güneydoğu Avrupa ülkeleri için kritik bir konuma taşıdığını belirten Kalay, “Bölge ülkeleri arz güvenliklerini Türkiye ile kurdukları entegre sistemler üzerinden sağlamaya çalışıyor.” dedi.
Doğal gazda kademeli sübvansiyon uygulamasının piyasayı destekleyeceğini dile getiren Kalay, “Gazın gazla rekabet etmesi gerekiyor. Özel sektörün aktif olduğu çok oyunculu bir yapı ticaret hacmini artırır ve fiyatlara olumlu yansır.” ifadelerini kullandı. Kalay, doğru fiyatlamanın enerji verimliliğini teşvik edeceğini de sözlerine ekledi.
Bakmadan Geçme