Türkiye'de Batıdan Doğuya Doğru Değişmeyen Tek Şey!
Türkiye'de batıdan doğuya yapılan her yolculukta coğrafya değişir, şiveler incelir, yemekler keskinleşir. Ancak, kilometrelerce uzaklık ve onlarca yıllık kalkınma projesine rağmen değişmeyen bir gerçek var: İnsanların içine işleyen 'merkeze uzaklık' ve 'ikinci sınıf vatandaş' hissi. Biz, bu hissin izini sürdük.
Doğuya Gittikçe Değişmeyen Tek Şey: "Yolun Sonu" Hissi
İstanbul'dan kalkıp Doğu Anadolu'ya doğru hareket eden bir arabanın kilometre saati arttıkça, yol kenarındaki tabelalardan çok daha derin bir şey değişir: Zamanın akış hızı. Batıdaki "acele", doğuya gittikçe yerini "bekleyişe" bırakır. Ancak bu bekleyiş, dingin bir huzur değil; daha çok, merkezin kararlarının kendisine ulaşmasını bekleyen bir periferinin sessiz çığlığıdır.
Değişmeyen şey, ne dağların heybeti, ne göllerin duruluğudur. Van'ın bir köy kahvesinde, çayını yudumlayan emekli öğretmen Mehmet Amca (65), kelimeleri özenle seçerek anlatıyor: "Burada güneş, İzmir'dekinden 5 dakika geç doğmuyor. Ama devlet kapısındaki işlemler, Ankara'dan gelen bir yazı, bir atama kararı, sanki aylarca sonra geliyormuş gibi hissediliyor. Değişmeyen şey, bu 'geç kalınmışlık' duygusu."
Altyapı Değişir, Zihniyet Değişmez:
Son 20 yılda bölgeye yapılan havalimanları, otoyollar, hastaneler inkâr edilemez bir kalkınmanın somut göstergeleri. Artık Van Gölü'ne İstanbul'dan direkt uçuş var. Ancak, Vanlı işletmeci Ayşe Hanım'a göre sorun, betonla çözülemiyor: "Yol yapıldı, evet. Ama batıdaki bir müşteriye 'Van'dan kargoyu şu gün gönderirim' dediğimde, hâlâ o anlık şüpheyi hissediyorum. 'Acaba gecikir mi, aksar mı?' diye bir tereddüt oluyor sesinde. Bu, altyapıdan çok, zihniyetteki bir mesafe."
Bu "zihniyet mesafesi", en çok gençlerin hayallerine ket vuruyor. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde okuyan Dicle, "Biz burada sadece coğrafi olarak değil, fırsat eşitliği olarak da uzaktayız" diyor. "Staj için başvurduğum İstanbul'daki bir şirket, mülakata çağırmak yerine, 'Ulaşım ve konaklama sorununu nasıl çözeceksin?' diye soruyor. Oysa aynı soruyu İzmir'deki bir öğrenciye sormazlar. Değişmeyen şey, bu 'ekstra engel' durumu."
Değişmeyen Manzara: "Devlet Baba"nın Gölgesi:
Batıdaki illerde ekonomi, yerel dinamikler ve özel sektör çeşitliliği üzerine kuruluyken, doğuya gidildikçe ekonominin tek ve değişmeyen aktörü belirginleşir: Devlet. Tarım arazilerinin ortasında yükselen devlet daireleri binaları, en büyük işverenin kamu olduğunun bir göstergesi. Muş'ta çiftçilikle uğraşan Ali Bey, "Burada herkesin derdi, ya memur olmak ya da devletin desteğini beklemek. Özel sektör denince akla sadece küçük dükkânlar geliyor. Bu bağımlılık döngüsü, dağlardan daha katı değişmez" yorumunu yapıyor.
Coğrafya Kader Mi?
Türkiye'nin doğusuna gittikçe değişmeyen tek şey, işte bu derinde yatan "merkeze bağımlılık" ve "ikincillik" psikolojisidir. Yollar, köprüler, hastaneler yapılabilir. Ama zihniyetlerdeki "Ankara merkezli dünya" algısı ve bu algının yarattığı sosyo-ekonomik kader, en az Toros Dağları kadar sert ve değişmez görünüyor. Haber, fiziki mesafelerin kısaldığı bir Türkiye'de, psikolojik mesafeleri kısmanın belki de en büyük mücadele alanı olduğunu gözler önüne seriyor.
Bakmadan Geçme





