Sosyal medyada 'felaket kaydırması' tehlikesi: Kaygıyı artırıyor
Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Sayar, sosyal medyada aşırı olumsuz içerik tüketiminin, 'felaket kaydırması' (doomscrolling) olarak bilinen alışkanlıkla birlikte ruhsal bozukluklara yol açtığını belirtiyor.
Sosyal medyada aşırı olumsuz içeriklere maruz kalmak, bireylerin beden ve ruh sağlığını olumsuz etkiliyor. Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Sayar, bu olumsuz içeriklere odaklanmanın ruhsal bozuklukları arttırabileceğine dikkat çekti. Sayar, pandeminin etkisiyle yaygınlaşan "felaket kaydırması" (doomscrolling) teriminin, insanların sürekli olumsuz haberlerle karşılaşmasının, stres, kaygı ve depresyonu tetiklediğini söyledi.
Sayar, olumsuz içeriklerin sürekli takip edilmesinin aşırı kortizol salınımına yol açtığını, bunun da bedeni ve zihni olumsuz etkilediğini vurguladı. “Felaket algısı sürekli hale geldiği için, bireylerin bedensel ve zihinsel sağlığı olumsuz etkileniyor. Depresyon, kaygı bozuklukları ve panik ataklar giderek daha yaygın hale geliyor,” dedi.
Sosyal medya platformlarındaki algoritmaların da bu olumsuz içerikleri daha görünür kıldığını belirten Sayar, insanların olumsuz içerikleri daha fazla tıkladığına dikkat çekti. “Ne kadar fazla tıklanırsa, o kadar daha fazla olumsuz içerik önümüze sürülüyor,” diye ekledi.
Olumsuz içeriklere sürekli maruz kalmanın insanlar üzerinde güven kaybına, empati azalmasına ve genel bir karamsarlığa yol açtığını belirten Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İhsan Eken, sürekli olumsuz içerik tüketiminin toplumsal düzeyde de olumsuz etkiler yarattığını ifade etti. “Bu durum, bireylerin psikolojik sağlığını etkilediği gibi toplumsal güveni de zedeliyor,” dedi.
Sayar, bu durumu tersine çevirmek için "umut kaydırması" (hopescrolling) kavramını öneriyor. “Felaket kaydırmasını kırmak için, takip edilen hesapların içeriği daraltılmalı ve daha olumlu içeriklere yönelmek gerek,” dedi.
Sosyal medya algoritmalarının kullanıcıların ruh sağlığına dikkat etmesi gerektiğini belirten Eken, platformların yalnızca etkileşim değil, kullanıcıların uzun vadeli memnuniyeti ve iyilik hali konusunda da alternatif ölçümler geliştirmesi gerektiğini ifade etti.
Bakmadan Geçme
