Sebepsiz morarma ve kanamalar kanserin ilk işareti olabilir

Erken tanı, tedavi ve takip sürecinin kritik olduğuna değinen Prof. Dr. Tekin, bu tümörlerin üç ana grupta toplandığını söyledi: “Bunlardan biri, kemik iliğinde anormal beyaz kan hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıkan lösemi yani kan kanseridir. Diğeri, lenf bezlerinden köken alan lenfoma; bir diğeri ise kemik iliğinde plazma hücrelerinin anormal çoğalması sonucu gelişen multipl miyelomdur.”

Risk grubuna dikkat çeken Prof. Dr. Tekin, 50 yaş üzerindekiler, radyasyon veya bazı kimyasal maddelere maruz kalanlar, ailede hematolojik kanser öyküsü bulunanlar, bağışıklık sistemi baskılanmış bireyler ve uzun süreli enfeksiyon geçirenlerin daha dikkatli olması gerektiğini belirtti.

Belirtilerin kanserin türüne ve evresine göre farklılık gösterebileceğini aktaran Tekin, “Nedensiz kilo kaybı, uzun süren halsizlik, gece terlemeleri, ciltte morluklar, burun veya diş eti kanamaları, tekrarlayan enfeksiyonlar, boyun, koltuk altı veya kasıkta şişlikler ile kemik veya sırt ağrısı önemli sinyallerdir” dedi. Bu şikâyetlerin başka rahatsızlıklarda da görülebileceğini, ancak devam etmesi halinde mutlaka doktora başvurulması gerektiğini vurguladı.

Erken teşhisin tedavi başarısındaki önemine değinen Prof. Dr. Tekin, “Kanser genellikle metabolizmayı etkiler; iştah kaybına ve kilo düşüşüne yol açabilir. Enfeksiyonlar veya sağlıksız hücre üretimi de buna neden olabilir. Basit bir kan sayımı testi ile ilk bulgular yakalanabilir. Yıllık sağlık kontrolleri ihmal edilmemelidir” diye konuştu.

Kan hastalıklarını inceleyen hematoloji branşının teşhis ve tedavideki rolüne dikkat çeken Tekin, uzun süren halsizlik ve yorgunluğun da önemli bir uyarı olduğunu belirtti. “Vücudunuzda durup dururken ortaya çıkan morarmalar ile geçmeyen kanamalar ciddi bir sağlık sorununun habercisi olabilir. Lenf bezlerinde büyüme de birkaç hafta boyunca devam ederse veya başka belirtilerle birlikte görülürse hematoloji uzmanına başvurmak gerekir” ifadelerini kullandı.

Tedavinin hastalığın tipi ve evresine göre kişiye özel planlandığını belirten Tekin, kemoterapi, radyoterapi, hedefe yönelik tedaviler, bağışıklık sistemi destek tedavileri ve kök hücre naklinin öne çıkan seçenekler olduğunu söyledi.

“Günümüzde tedavi alternatifleri geçmişe kıyasla çok daha fazla” diyen Prof. Dr. Tekin, “Yeni yöntemler sayesinde hem yaşam kalitesi hem de tedavi başarısı artıyor. Yapay zekâ teknolojileri ve bağışıklık tedavilerindeki gelişmeler, yan etkileri azaltırken yaşam süresini uzatıyor. Klinik kullanımda olmasa da yeni tedavi yaklaşımları tıp dünyasına umut veriyor” şeklinde konuştu.