Prostat kanseri ailedeyse kadınlar meme kanseri için dikkatli olmalı

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Necmettin Aydın Mungan, eylül ayının dünya genelinde “Prostat Kanseri Farkındalık Ayı” olarak kabul edildiğine dikkat çekerek, erkeklerde en sık görülen ikinci kanser türünün prostat olduğunu ifade etti. Mungan, prostat kanserinin çoğunlukla sessiz seyrettiğini, semptom göstermeden de metastaz yapabileceğini belirtti. Bu nedenle, 50 yaş sonrası erkeklerin her yıl düzenli muayene ve kan testleri yaptırmasının kritik önemde olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Mungan, prostat kanseri ile ilgili yanlış algılara da değinerek, “Birçok kişi yalnızca işeme semptomları ile prostat kanserini ilişkilendiriyor. Oysa kesik kesim işeme, sık idrara gitme veya gece idrara kalkma gibi şikâyetler olmasa bile hastalık ilerleyebilir. Bu nedenle semptomsuzluk, sağlıklı olduğunuz anlamına gelmez” dedi. Özellikle aile öyküsünde prostat kanseri olan veya genç yaşta prostat kanserinden ölen bireylerin 40 yaşından itibaren düzenli kontrole başlamaları gerektiğini belirtti.

Mungan, prostat ve meme kanserlerinin aynı genden, özellikle BRCA-1 ve BRCA-2 genlerinden köken aldığını kaydederek, “Prostat kanseri olan erkeklerin annesi, kız kardeşi veya kızı gibi birinci derece kadın yakınlarında meme kanseri riski genel popülasyona göre daha yüksektir” dedi. Bu riskin genellikle yüzde 10-20 arasında değiştiğini, ancak BRCA gen mutasyonu gibi özel durumlarda daha da artabileceğini aktardı.

Ailede prostat kanseri öyküsü bulunan birinci derece kadınların, 30 yaşından itibaren düzenli olarak meme kanseri tarama ve erken tanı için sağlık kuruluşlarına başvurmaları öneriliyor. Prof. Dr. Mungan, “Erken tanı sayesinde hem prostat hem de meme kanseri yüzde yüze varan oranlarda tedavi edilebilir. Kontrollerinizi ihmal etmeyin” diyerek, erken teşhisin önemine dikkat çekti.

Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri ile ilgili de açıklamalarda bulunan Mungan, prostat kanserinde kullanılan bazı ilaçların meme kanseri tedavisinde de yer aldığını söyledi. Bu ilaçlardan birinin, taksanlar sınıfı kemoterapi ilacı olduğunu ve ana ham maddesinin, Gümeli beldesinde bulunan ve dünyanın en yaşlı 5 ağacından biri olarak tescillenen 4 bin 121 yaşındaki porsuk ağacından elde edildiğini belirtti. Bu ağaç, meme ve prostat kanseri farkındalığı için de eğitim ve gezilerde önemli bir sembol olarak değerlendiriliyor.

Prof. Dr. Mungan, aile öyküsü olan bireylerin bilinçli hareket etmesinin hem erkek hem de kadın kanserlerinde erken teşhis ve etkin tedavi açısından hayati önem taşıdığını sözlerine ekledi.