Pamukkale'de gezilecek yerler! İşte Ailenizle gezebileceğiniz yerler
Pamukkale, Türkiye'nin göz alıcı doğal harikalarından biri olarak, eşsiz güzellikleriyle ziyaretçilerini büyülüyor. Bu büyüleyici bölge, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olup, doğal ve tarihî zenginliklerin harmanlandığı benzersiz bir atmosfere sahip. Burada, sadece görsel bir şölen sunmakla kalmayan, aynı zamanda kültürel ve tarihî anlamda da derin bir geçmişe sahip olan alanları keşfedebilirsin.
Doğanın ve tarihin iç içe geçtiği bu eşsiz coğrafyada her adımınızda yeni bir keşif seni bekliyor. Pamukkale'yi ziyaret etmeden önce Pamukkale’yi ziyaret edenlerin merak ettiği birkaç soruyu senin için yanıtladık.
Pamukkale’de ne yenir?
Pamukkale ziyaretin sırasında kuzu kapama, sirkeli et, kol dolması, sıyırma ve yoğurtlu patlıcan gömmesinin tadına bakmadan dönmemelisin.
Pamukkale’den hediye olarak ne alınır?
Pamukkale’den sevdiklerine hediye olarak e el yapımı bakır eşyalar, cam ürünleri, el dokuma ürünleri alabilirsin.
Pamukkale’nin özelliği nedir?
Bembeyaz tortullu kayaç traverten terasıyla 33-35 derece sıcaklık aralıklarında 17 adet sıcak su alanı ile havuzların bulunduğu Pamukkale travertenleri, karbonat minerallerine sahip şifalı bir doğal oluşum.
Pamukkale denilince akla ilk gelen yerlerden birisi hiç kuşkusuz Travertenler oluyor. Pamukkale Travertenleri, Türkiye’nin en güzel ve en özel doğal güzelliklerinden biri. Travertenler, yer altındaki sıcak su kaynaklarının yüzeye çıkmasıyla oluşuyor. Suyun içindeki kalsiyum karbonat, havayla temas edince kristalleşiyor ve sertleşiyor. Böylece, basamaklı ve havuzlu bir yapı meydana geliyor. Travertenlerin rengi, suyun sıcaklığına, akış hızına ve mevsime göre değişiyor. Bazı yerlerde beyaz, bazı yerlerde pembe, mavi ya da turkuaz renkler görülebiliyor. Pamukkale Travertenleri, sadece doğal bir harika değil, aynı zamanda tarihî bir miras da. Burada, antik çağlardan kalma birçok eser bulunuyor. Bunların en önemlisi, Hierapolis Antik Kenti. Hierapolis, M.Ö. 2. yüzyılda Bergama Krallığı tarafından kurulmuş ve daha sonra Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı egemenliğine girmiş bir kent. Kentin en ünlü yapıları, tiyatro, nekropol, agora, hamam, tapınak ve kiliseler. Ayrıca, Hierapolis’in sıcak su kaynakları, antik çağlardan beri şifa dağıtıyor. Romalılar, buraya bir sağlık merkezi kurmuşlar ve hastalıklara iyi geldiğine inandıkları sulara banyo yapmışlar.
Günümüzde de Pamukkale Travertenleri’ni ziyaret ettiğinde, sıcak su havuzlarında yüzebilir, rahatlayabilir ve tarihî atmosferi yaşayabilirsin. Pamukkale Travertenleri, Türkiye’nin en çok ziyaret edilen yerlerinden biri. Her yıl, milyonlarca yerli ve yabancı turist, bu eşsiz güzelliği görmek için buraya geliyor. Pamukkale Travertenleri, aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alıyor. Bu, buranın hem doğal hem de kültürel açıdan korunması gereken bir değer olduğunu gösteriyor. Pamukkale Travertenleri’ni görmek, hayatında yapabileceğin en güzel ve en unutulmaz deneyimlerden biri olabilir.
Giriş ücreti
Müze Kart ile ücretsiz.
Açık olduğu saatler
Her gün 08.00-18.00 saatleri arasında açık.
Yazar Notu: Travertenleri ziyaret etmek için Hierapolis Antik Kenti’ne giriş yapmalısın. Antik kente Müze Kart veya tek ücret ödemesi ile giriş yapabilirsin.
2. Hierapolis Antik Kenti
Hierapolis Antik Kenti, Pamukkale'nin hemen yanında bulunan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bir tarihî yer. Bu kent, MÖ 2. yüzyılda Bergama Krallığı tarafından kuruldu ve daha sonra Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı egemenliği altına girdi. Kentin adı, Amazonların kraliçesi olan Hiera’dan geliyor. Antik kentte pek çok tapınak, tiyatro, hamam, nekropol ve diğer yapılar bulunuyor ve bu da turistlerin ilgisini çekiyor. Hierapolis Antik Kenti'ni ziyaret ettiğinde, öncelikle kentin giriş kapısı olan Domitian Kapısı'na uğrayabilirsin. Bu kapı, MS 1. yüzyılda Roma İmparatoru Domitian'ın onuruna yapıldı. Kapıdan geçtikten sonra, kentin ana caddesi olan Frontinus Caddesi'ne ulaşırsın. Bu cadde, kentin sosyal ve ticari hayatının merkeziydi ve iki yanında sütunlar, heykeller, çeşmeler ve dükkanlar vardı.
Tiyatronun önünde, kentin en büyük tapınağı olan Apollo Tapınağı bulunuyor. Bu tapınak, kentin koruyucu tanrısı olan Apollo'ya adandığı için inşa edildi. Tapınağın altında, kentin sıcak su kaynaklarının çıktığı ve kutsal sayılan Plutonium adlı bir mağara yer alıyor. Tiyatro ve Apollo Tapınağı'nın yanında, kentin en önemli hamamı olan Roma Hamamı yer alır. Bu hamam, MS 2. yüzyılda yapıldı. Kentten ayrılmadan önce, kentin nekropolüne de uğramalısın. Nekropol, kentin mezarlık alanıdır ve burada farklı dönemlere ve kültürlere ait pek çok mezar tipi görebilirsin. Örneğin, lahitler, sarkofajlar, kaya mezarları, kule mezarları ve ev mezarları burada bulunur. Nekropolün en ilginç mezarı, MS 3. yüzyılda yaşamış olan ve kentte doktorluk yapan Flavius Zeuxis'in mezarı. Bu mezar, üzerinde doktorlukla ilgili semboller ve yazıtlar bulunan bir lahit şeklinde yapıldı. Hierapolis Antik Kenti, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle görülmeye değer bir alan. Burada, geçmişin izlerini takip edebilir, sıcak su kaynaklarının keyfini çıkarabilir ve Pamukkale'nin beyaz travertenlerine hayran kalabilirsin.
Giriş ücreti
MüzeKart ile giriş yapılabilir
Açık olduğu saatler
Her gün 08.00-18.00 saatleri arasında açık
Yazar Notu: Hierapolis Antik Kenti geniş alana yayıldığı için bir günde gezilemeyebilir. Buraya en az iki gün ayırmanı öneriyoruz.
3. Kleopatra Havuzu
Pamukkale, Türkiye’nin en ünlü turistik yerlerinden biri. Bu beyaz cennet, sıcak su kaynakları ve traverten terasları ile ünlü. Ancak Pamukkale’nin en büyülü noktası hiç şüphesiz Kleopatra Havuzu. Kleopatra Havuzu, antik Hierapolis kentinin kalbinde yer alıyor. Efsaneye göre, bu termal havuzun güzellik veren sularında Kleopatra yıkanırmış. Bu yüzden havuza Kleopatra Havuzu deniyor. Havuz, yer altından çıkan sıcak su kaynakları ile besleniyor. Su sıcaklığı genellikle 36-57 derece arasında değişiyor. Bu sıcak su, ziyaretçilere hem rahatlama hem de sağlık getiriyor. Kleopatra Havuzu’nda yüzmenin en ilginç yanı, suyun altında antik Roma dönemine ait sütunların ve kalıntıların bulunması.
Bu kalıntılar, havuzun tarihini ve önemini hatırlatıyor. Pamukkale’ye gelen her turistin Kleopatra Havuzu’nda yüzmesi tavsiye ediliyor. Havuzun sularının cilt üzerinde olumlu etkileri olduğuna inanılıyor. Ayrıca, suyun içindeki minerallerin çeşitli sağlık sorunlarına iyi geldiği düşünülüyor. Kleopatra Havuzu, Pamukkale’nin en önemli simgelerinden biri. Bu tarihi ve doğal güzellik, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor.
4. Hierapolis Arkeoloji Müzesi
Hierapolis Arkeoloji Müzesi, Pamukkale’nin yanında yer alan antik kent Hierapolis’in kalıntılarının sergilendiği bir müze. Burası, 1984 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Hierapolis-Pamukkale alanının bir parçası. Müze, antik kentin Roma hamamlarının restore edilmiş bölümünde kuruldu. Müzede, Hierapolis ve çevresindeki antik yerleşimlerden çıkarılan heykeller, lahitler, sikkeler, takılar, seramikler ve diğer eserler görülebilir. Müzenin en önemli eserlerinden biri, ünlü Frigya kraliçesi Laodikeia’nın heykeli. Müzede ayrıca, antik kentin tarihi, kültürü, sanatı ve mimarisi hakkında bilgi veren panolar ve maketler de bulunuyor. Hierapolis Arkeoloji Müzesi, tarih ve kültür meraklıları için harika bir ziyaret noktası olarak görülüyor. Müzeyi gezerken, antik kentin görkemli geçmişini ve yaşamını keşfedebilirsin.
Giriş ücreti
Hierapolis Antik Kenti içinde yer aldığı için ücretsiz şekilde gezilebilir.
Açık olduğu saatler
Her gün 08.00-17.00 saatleri arasında açık.
5. Hierapolis Antik Tiyatrosu
Hierapolis Antik Tiyatrosu, Grek Tiyatrosu tipinde yamaca yaslanmış ve 91 metre genişliğinde bir yapı şeklinde inşa edilen antik kentteki en önemli alanlar arasında yer alıyor. Tiyatronun yapımına 62 yılında başlandı ve ancak 206 yılında tamamlandı. Tiyatro, Roma döneminin en güzel örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Tiyatroda 50 oturma sırası bulunuyor ve 12 bin kişi kapasitesi var. Oturma sıraları 9 bölüme ayrılmış vaziyette. Tiyatronun sahne binası, sütunlar ve heykellerle süslendi. Sahne arkasındaki duvarlarda ise mermer kabartmalar yer alıyor. Bu kabartmalar, Antalya Perge Tiyatrosu haricinde sadece burada görülüyor. Kabartmalarda, Yunan mitolojisinden tanrılar, tanrıçalar, kahramanlar ve efsaneler tasvir edildiği görülebilir. Tiyatro, 2010-2013 yılları arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı, İl Kültür ve Müze Müdürlüğü ve İtalyan Kazı Heyeti tarafından restore edildi ve turizme kazandırıldı. Restorasyonda, orijinal mimari malzeme kullanıldı. Restorasyon çalışmaları sonrası, tiyatro kültürel ve sanatsal etkinlikler için faal duruma gelmeyi başardı.
Giriş ücreti
Hierapolis Antik Kenti içinde yer aldığı için ücretsiz gezilebilir.
Açık olduğu saatler
Her gün 08.00-21.00 saatleri arasında açık.
Yazar Notu: Tiyatroyu yaz aylarında ziyaret edeceksen yanına mutlaka su almalısın.
6. Laodikeia Antik Kenti
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin izlerini günümüze taşımış. Laodikeia, MÖ 3. yüzyılda Selevkos İmparatoru II. Antiokhos tarafından kurulmuş. Kentin adı, Antiokhos'un karısı Laodike'den geliyor. Roma İmparatorluğu döneminde, kent önemli bir ticaret merkezi haline gelmiş ve bu dönemde en parlak dönemini yaşadı. Laodikeia'yı ziyaret ettiğinde, antik tiyatro, stadyum, tapınaklar, hamamlar ve kiliseler gibi birçok yapıyı görebilirsin. Bu yapılar, kentin tarihini ve geçmişteki yaşam tarzını anlamak için mükemmel bir fırsat sunuyor. Laodikeia, aynı zamanda Hristiyanlık tarihi için de önemli bir yer. Yeni Ahit'teki Yedi Kilise'den biri burada bulunuyor. Bu nedenle, hem tarih meraklıları hem de dini turizm için ideal bir destinasyon.
Laodikeia'yı ziyaret etmek, tarihle iç içe bir deneyim sunuyor. Antik kentin sokaklarında yürürken, geçmişin izlerini takip edebilir ve tarihin tozlu sayfalarında bir yolculuğa çıkabilirsin. Pamukkale'ye geldiğinde, Laodikeia'yı ziyaret etmeyi unutma. Hem doğal güzellikleri hem de tarihî zenginlikleriyle, bu antik kent kesinlikle görülmesi gereken bir yer.
Giriş ücreti
MüzeKart geçerli
Açık olduğu saatler
Her gün 08.00-17.00 saatleri arasında açık.
7. Kaklık Mağarası
Kaklık Mağarası’nın tarihi, milyonlarca yıl öncesine dayanıyor. Mağara, zamanla yer altı sularının kireçtaşı tabakalarını aşındırması sonucu oluşmuş. Bu süreç, mağaranın içinde büyüleyici sarkıt ve dikit oluşumlarına yol açmış. Mağaraya girer girmez, ziyaretçileri büyülü bir dünya karşılıyor. Mağaranın içi, kristalize kalsiyum karbonatın oluşturduğu beyaz sarkıt ve dikitlerle dolu. Bu oluşumlar, mağaranın içindeki suyun yüzeyini kaplayarak doğal bir ayna etkisi yaratıyor. Bu görüntü, ziyaretçilerin unutulmaz bir deneyim yaşamasını sağlıyor. Kaklık Mağarası, aynı zamanda sağlık turizmi için de popüler bir destinasyon. Mağaranın içindeki su, cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor. Bu nedenle, mağarayı ziyaret eden birçok kişi, hem doğal güzellikleri keşfetmek hem de sağlık turizminden faydalanmak için buraya geliyor. Kaklık Mağarası’nın çevresi de ziyaretçilere çok şey sunuyor. Mağaranın çevresindeki restoranlarda lezzetli yerel yemeklerin tadını çıkarabilir, çevredeki doğal güzellikleri keşfedebilirsin.
Giriş ücreti
30 TL
Açık olduğu saatler
Her gün 09.00-19.00 saatleri arasında açık.
Bakmadan Geçme





