Obeziteye karşı haftalık beslenme planları nasıl oluşturulmalı?
Obezite, yalnızca bireysel sağlığı değil, toplumsal yapıyı da tehdit eden çok yönlü bir halk sağlığı sorununa dönüşmüş durumda.
Obezite, yalnızca bireysel sağlığı değil, toplumsal yapıyı da tehdit eden çok yönlü bir halk sağlığı sorununa dönüşmüş durumda. BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi’nden Uzman Diyetisyen Eda Mancoğlu, fast-food tüketiminin obezite üzerindeki etkilerini ve alınabilecek önlemleri değerlendirerek önemli açıklamalarda bulundu.
Uzm. Dyt. Mancoğlu, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) obeziteyi, sağlık açısından risk taşıyan anormal veya aşırı yağ birikimi olarak tanımladığını hatırlatarak, “Obezitenin temel nedeni, alınan enerji miktarının harcanan enerjiden fazla olmasıdır. Yani vücuda giren ve çıkan enerji arasındaki denge bozulduğunda obezite riski artar” dedi.
1975’ten bu yana dünya genelinde obezite oranlarının üç kat arttığını belirten Mancoğlu, “DSÖ verilerine göre 2016 yılında 18 yaş üstü 1,9 milyar insan fazla kilolu, bunların 650 milyonu ise obezdi. Aynı yıl 5-19 yaş grubunda 340 milyondan fazla çocuk ve ergen fazla kilolu ya da obez olarak sınıflandırıldı. 2020'de ise 5 yaş altı 39 milyon çocuk bu gruptaydı” diye konuştu.
Büyük şehirlerde fast-food tüketiminin giderek yaygınlaştığına dikkat çeken Uzm. Dyt. Mancoğlu, bu durumun nedenlerini şu şekilde açıkladı: “Hızlı yaşam temposu, zaman darlığı, kolay ulaşılabilirlik ve uygun fiyatlar, bireyleri fast-food tüketimine yöneltiyor. Ayrıca sosyal medya ve televizyonlar üzerinden yapılan yoğun reklam kampanyaları da bu tüketimi teşvik ediyor.”
Fast-food ürünlerinin sağlık üzerinde ciddi olumsuz etkiler yarattığını vurgulayan Mancoğlu, “Bu yiyecekler doymuş yağ ve şeker oranı yüksek ürünlerdir. Uzun vadede diyabet, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları gibi pek çok kronik rahatsızlığa zemin hazırlarlar. Beslenme kalitesini düşürerek yaşam kalitesini de olumsuz etkiler” ifadelerini kullandı.
Alışkanlıklarını değiştirmek isteyen bireylere sağlıklı ve pratik alternatifler öneren Mancoğlu, “Evde kısa sürede hazırlanabilen sebzeli omlet, yulaf ezmesi, yoğurtlu meyve kaseleri, tam tahıllı sandviçler gibi seçenekler fast-food’a kıyasla çok daha sağlıklı ve ekonomik. Kuru yemiş ya da ev yapımı granola barlar da iyi birer ara öğün seçeneğidir” dedi.
Beslenme eğitimine çocukluk çağında başlanması gerektiğini vurgulayan Mancoğlu, “Çocuklar genellikle evde gördüklerini uygular. Bu nedenle ailelerin sağlıklı beslenme konusunda örnek olması çok önemli. Evde birlikte yemek yapmak, sofraya birlikte oturmak gibi basit alışkanlıklar bile çocukların gelecekteki beslenme alışkanlıklarını olumlu etkileyebilir” şeklinde konuştu.
Haftalık yemek planlarının sağlıklı yaşamın sürdürülebilirliğine katkı sağladığını da belirten Mancoğlu, planlı beslenmenin hem zaman kazandırdığını hem de dengesiz beslenmenin önüne geçtiğini söyledi. Dışarda yemek yenmesi gereken durumlarda daha sağlıklı seçimler yapılabileceğini belirterek, “Kızartmalar yerine ızgara ürünler, beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmek tercih edilmeli. Salatalarda sos ayrı istenmeli ve içecek olarak su veya ayran gibi sağlıklı alternatifler seçilmeli. Bu küçük değişiklikler zamanla büyük farklar yaratabilir” önerisinde bulundu.
Bakmadan Geçme




