Mimar Sinan'ın Mezarı Neden Açıldı, Kafatası Neden Kayıp?
Mimar Sinan'ın Kafatası 90 Yıldır Kayıp: Tarihin Çözülemeyen Gizemi...
Tarihin en büyük mimarlarından Mimar Sinan’ın kafatası 90 yıldır kayıp durumda. Süleymaniye’deki türbesinde başsız bir şekilde yatan Sinan’ın kafatasının akıbeti, yıllardır araştırmacıların merak konusu oldu.
1930’lu yıllarda Türkiye’deki Türklük tartışmaları nedeniyle, 1935 yılında Sinan’ın kafatası türbesinden çıkarıldı. İşlem bilimsel bir amaçla yapıldığı iddia edilse de, asıl motivasyon daha çok antropolojik ve milliyetçi tartışmalara dayanıyordu. Çıkarılan kafatası bir daha yerine konmadı ve günümüze kadar bulunamadı.
O dönemde “Bu deha, olsa olsa bir Türk’tür” yaklaşımıyla kafatasının şeklinin “brakisefal” kriterini taşıyıp taşımadığı incelendi. Brakisefal, kısa ve geniş kafataslarını tanımlayan bir antropolojik sınıflandırmaydı. Uzun ve düz kafatasları dolikosefal, oval kafatasları mezosefal olarak adlandırılırken, geniş ve kısa kafatasları brakisefal kategorisine giriyordu. Bu kategoriye Türkler, Moğollar ve Andaman ile Nikobar Adaları halkları dahil ediliyordu.
Mimar Sinan’ın doğum yeri Kayseri’nin Ağırnas köyü olarak biliniyor. Kaynaklara göre Sinan, Rum, Ermeni ya da Hristiyan Türk olabilirdi ve Yavuz Sultan Selim döneminde devşirme olarak İstanbul’a getirilmişti. Ancak kafatasının çıkarılmasıyla Türk olup olmadığı tartışmalarının ön plana çıkarılması, bilimsel değil ideolojik bir yaklaşımı yansıtıyordu.
Türk Tarih Kurumu’nun öncülüğünde, Hasan Cemil Çambel, Afet İnan ve Şevket Aziz Kansu gibi isimler, Sinan’ın kafatasını ölçüm için antropologlara götürdü. Gazetelerde çıkan haberlerde ise Sinan’ın “Türk” olduğu iddiası milliyetçi bir dille duyuruldu.
O dönemde Mimar Sedat Çetintaş, türbeyi açarken kafatasının neredeyse tamamen çürümüş olduğunu belirtti. Sedat Çetintaş’a göre, Sinan’ın omuzdan inen kol kemiklerinden ve kafatasının küçük bir parçalarından başka bir şey kalmamıştı. Bu parçalar antropolog Şevket Aziz Kansu’ya teslim edildi.
Kafatasının kaybolmasının ardındaki gerçek sebep tam olarak bilinmese de, parçaların muhtemelen Ankara’da gizli bir mahzende veya Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde bulunduğu öne sürülüyor. Bazı kaynaklar ise Türk İslam Eserleri Müzesi’ne kaldırıldığı yönünde bilgi veriyor; ancak kesin bir kayıt yok.
Her ne kadar kafatası kayıp olsa da Mimar Sinan, ölümsüz eserleriyle yaşamaya devam ediyor. Yaptığı külliyeler, camiler ve köprüler, onun dehasını ve mirasını günümüze taşıyor. 1935’ten bu yana süren gizem, tarihin sayfalarına derin bir sır olarak kazınmış durumda.
Bakmadan Geçme





