• Haberler
  • Kars
  • Kars Arkeoloji Müzesi, Tarihin Sessiz Tanıklarıyla Dolu Bir Hazine Sunuyor

Kars Arkeoloji Müzesi, Tarihin Sessiz Tanıklarıyla Dolu Bir Hazine Sunuyor

Kars Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Urartu'dan Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine uzanan geniş bir yelpazede arkeolojik ve etnografik eserleriyle dikkat çekiyor.

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Ani Ören Yeri'ndeki kazı çalışmalarında bir kısmı gün yüzüne çıkartılan, bir kısmı da bölgedeki araştırmalarda bulunan sanduka, koç, koyun ve at heykeli figürlü tarihi mezar taşları, Kars Arkeoloji ve Etnografya Müzesi'nde geçmişe "sessiz" tanıklık yapıyor.

Urartu, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği Kars Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, bölgenin tarihine ışık tutuyor.

Kafkaslar'dan Anadolu'ya girişte ilk yerleşim yeri olma özelliğini taşıyan Kars, tarihi yapıları ve anıtsal yapılarıyla dikkati çekiyor.

Kars Arkeoloji Müzesi, Tarihin Sessiz Tanıklarıyla Dolu Bir Hazine Sunuyor

Ani'de Selçuklu mezarlığında yapılan kazı çalışmasında "sanduka" tipi mezarlar gün yüzüne çıkartılıyor
Kars Arkeoloji ve Etnografya Müzesinin bahçesinde bulunan özellikle koç figürünün, Türk mitolojisinde önemli olduğunu anlatan Arslan, şöyle devam etti:

"MÖ 1. yüzyıldan itibaren Hunlardan başlayarak Göktürklere varıncaya kadar Uygur döneminde bile koç sembolizminin sanatın her alanında kullanıldığını bilmekteyiz. Koç'un erlik özelliği, bunun yanı sıra güç, kuvvet, yücelik ve iktidar algısıyla bunun pekiştirilmesi, koç figürünün özellikle idari, sultan, saltanat anlamında sıkça kullanıldığına şahit olmaktayız. İslamiyet'in kabulü ile de Türkler, koç figürünü bu kez Hz. İbrahim'e inen koç figürüyle özdeşleştirmiş ve bu algı tamamen artık İslamileşmiş.

Özellikle Anadolu coğrafyasında Doğu Anadolu Bölgemizde hem mezarlıklarda hem de müzelerimizde çok sayıda koç, koyun heykeli formunda mezar taşı görmek mümkün. Bunlar, büyük bir oranda 14-15. yüzyıllara yani Akkoyunlu ve Karakoyunlu dönemine tarihlendirilse de aslında milattan önce 1. yüzyıldan itibaren Türk sanatına girmiş ve İslamiyet ile gelişerek 15-16. yüzyıllara kadar gelen bir geleneği temsil ettiğini görürsünüz."

"Bu coğrafyada her medeniyete ait mezar taşını görmeniz mümkün"

Ani Ören Yeri'de devam eden kazı çalışmalarında da mezar taşlarını gün yüzüne çıkarttıklarını dile getiren Arslan, şunları kaydetti:

"Mezar taşlarının bir diğer temsilcileri ise sanduka tipli mezarlarımız veyahut şahide tipli mezarlarımız gelmekte. Özellikle Ani Ören Yeri'nde devam eden Selçuklu mezarlığındaki kazılarımızda da sanduka tipli çok sayıda taştan üretilmiş mezarları ortaya çıkarmıştık ki onların bir kısmı, bugün Kars Müzesi'nde sergilenmekte. Bunların da daha çok Selçuklu'dan itibaren Anadolu'da görülmeye başlandığını ifade edebiliriz. Tabii bunların yazılı olanları olduğu gibi özellikle erken örneklerin kandil bezemeleriyle süslendiğine de şahit olmaktayız."

Arslan, "Bu coğrafyada her medeniyete ait mezar taşını görmeniz mümkün, özellikle Kars ve çevresinde karşılaştığımız bir diğer mezar taşı türü ise haçkarlar. 8-10. yüzyıllar arası yörede hüküm süren Bagratlı Hanedanlığına ait bu haçlı taşlar, aslında birer mezar taşı olarak kullanılmış. Bunun yanı sıra özellikle mimaride de bunların birer süs unsuru olarak kullanıldığını görmekteyiz." bilgisini paylaştı.

Karaköse Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
AA

Bakmadan Geçme