İshak Paşa Sarayı, ziyaretçilerini geçmişle buluşturuyor
Ağrı'nın tarihi simgelerinden İshak Paşa Sarayı, hem hafta içi hem hafta sonu ziyaretçilerini ağırlamayı sürdürüyor.
Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde, yüksek bir tepe üzerinde zamana direnen İshak Paşa Sarayı, her mevsim olduğu gibi bu günlerde de tarih meraklılarını ağırlamaya devam ediyor. Osmanlı’nın Lâle Devri'nden izler taşıyan ve yapım süreci 99 yıl süren bu etkileyici yapı, hem mimari dokusuyla hem de taşıdığı tarihî anlamla ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Sarayın bulunduğu konum, hem manzara hem de atmosfer açısından ziyaretçilerine farklı bir deneyim sunuyor. Sessizlik ve yalıtılmışlık hissiyle birlikte sarayın büyüleyici mimarisi, gelenleri derin bir iç yolculuğa davet ediyor. İshak Paşa Sarayı’nın bu etkileyici yapısının sadece taşlardan ibaret olmadığını, aksine geçmişin izleriyle örülü bir anlatı taşıdığını hissediyorsunuz.
Sarayın altına taşınmış şehir, çevresindeki boşlukla birlikte yapıya mistik bir hava kazandırıyor. Ağrı Dağı’nın gölgesi altında, göğe yükselen kemerleri, taş oymaları ve geniş avlularıyla saray; Osmanlı mimarisinin olduğu kadar, bölgesel kültürün de izlerini taşıyor.
Hafta içi ve hafta sonu yoğun şekilde ziyaret edilen saray, yalnızca turistik değil, kültürel bir deneyim sunmasıyla da ön plana çıkıyor. Saray, sadece yerli turistlerin değil, son yıllarda yurt dışından gelen ziyaretçilerin de ilgi odağı olmuş durumda.
Ziyaretçiler arasında yer alan Leyla Pulli, Karaköse Haber’e yaptığı özel açıklamada sarayın tarihini okuyarak geldiğini belirtti. Pulli:
“Böylesine etkileyici bir yapıyı uzun zamandır görmek istiyordum. Gelmeden önce tarihine dair birçok kaynak okudum. Ancak buraya adım attığımda hissettiklerim, okuduklarımın çok ötesindeydi. Taşların arasında sadece bir mimari değil, yüzyıllar öncesine ait bir ruh var sanki. İshak Paşa Sarayı’na geldiğinizde sadece bir yapı değil, geçmişle kurulan derin bir bağ sizi karşılıyor” ifadelerini kullandı.
İshak Paşa Sarayı’nın yapımına IV. Murat döneminde, İran Seferi sırasında sağ kolunu kaybeden ve “Çolak” lakabıyla anılan Abdi Paşa tarafından başlandığı, yapımının ise İshak Paşa tarafından tamamlandığı biliniyor. Topkapı Sarayı’ndan sonra Osmanlı’daki en kapsamlı saray komplekslerinden biri olan yapı, bir saraydan çok bir külliye olma özelliği taşıyor. İçinde cami, harem, iç avlular, türbe ve çeşitli yaşam alanları bulunuyor.
Bugün hâlâ tüm ihtişamıyla ayakta duran bu anıt yapı, Doğubayazıt’ın 5 kilometre doğusunda yer alıyor. Sarayın bulunduğu konumdan çevreye bakıldığında, sadece bir tarihî yapıya değil, geçmişin bakışına tanıklık ediliyor.
Bakmadan Geçme
