- Haberler
- Güncel
- Erkekler Kendisine Aşık Diye Annesi Tarafından 25 Yıl Boyunca Bir Odaya Hapsedilen Blanche Monnier'in Akılalmaz Hikayesi
Erkekler Kendisine Aşık Diye Annesi Tarafından 25 Yıl Boyunca Bir Odaya Hapsedilen Blanche Monnier'in Akılalmaz Hikayesi
Blanche Monnier, 19. yüzyılın sonlarında Fransa'nın Poitiers kentinde yaşayan, aristokrat bir aileye mensup genç bir kadındı.
Döneminin sosyete çevrelerinde güzelliği ve zarafetiyle tanınan Monnier'in hayatı, annesinin onaylamadığı bir aşka tutulmasıyla trajik bir biçimde değişti. Annesi tarafından 25 yıl boyunca evin çatı katında, insanlık dışı koşullarda bir odaya hapsedilmesiyle Blanche Monnier'in hikayesi, aile içi baskının ve zorbalığın korkunç sonuçlarını gözler önüne seren tüyler ürpertici bir trajedi olarak tarihe geçti.
Tüyler Ürperten Hikayesi
Blanche Monnier'in trajik öyküsü 1876 yılında başladı. 27 yaşındaki Blanche, ailesinin yüksek sosyal standartlarına uymayan, kendisinden yaşça büyük, mütevazı bir avukata aşık oldu. Annesi Louise Monnier, kızının "beş parasız bir avukatla" evlenmesine şiddetle karşı çıktı ve bu ilişkiye kesinlikle izin vermeyeceğini belirtti. Ancak Blanche, aşkından vazgeçmeyi reddetti.
Annesinin baskısına boyun eğmeyen Blanche, akıl almaz bir cezaya çarptırıldı. Louise Monnier, kızını evin çatı katındaki küçük, karanlık bir odaya kilitledi. Pencereleri tahtalarla kapatılmış, güneş ışığı ve temiz hava girmeyen bu oda, Blanche'ın tam 25 yıl boyunca yaşayacağı bir hapishaneye dönüştü. Ailesi, Blanche'ın İskoçya'ya taşındığını ya da aniden ortadan kaybolduğunu söyleyerek durumu gizledi. Bu trajik süreçte, Blanche'ın sevgilisi avukat, onun delirdiğini ve bir akıl hastanesine gönderildiğini düşünerek aramalarını sürdürdü ancak 1885'te hayatını kaybetti.
Esaretin Ortaya Çıkışı
Blanche'ın 25 yıllık esareti, 23 Mayıs 1901'de Paris Başsavcılığı'na gönderilen isimsiz bir mektupla sona erdi. Mektupta şu ifadeler yer alıyordu:
"Sayın Başsavcı, sizi fevkalade ciddi bir vakıa hakkında bilgilendirmenin onurunu taşıyorum. Madam Monnier'in evinde kilitli bir kadın hakkında konuşuyorum, neredeyse açlıktan ölecek, son yirmi beş yıldır kendi pisliğinde, çürümüş çöplerin içinde yaşıyor."
Mektubu kimin yazdığı hiçbir zaman kesinleşmese de, bazı tarihçiler, evde çalışan vicdanlı bir hizmetçi tarafından yazıldığını düşünmektedir. Başsavcılık, Monnier ailesinin toplumdaki saygınlığına rağmen iddiaları ciddiye aldı ve eve bir polis ekibi gönderdi.
Polisler, malikânede arama yaparken üst katta kilitli bir odadan gelen dayanılmaz bir kokuyla karşılaştılar. Paslı bir asma kilidi kırarak içeri girdiklerinde, gördükleri manzara karşısında büyük bir şok yaşadılar. Blanche Monnier, çürümüş bir saman şilte üzerinde tamamen çıplak yatıyordu. Odası, dışkı, yiyecek artıkları, böcekler ve çöplerle doluydu. Yetersiz beslenme nedeniyle yalnızca 25 kilogram ağırlığında olan Blanche, bir deri bir kemik kalmıştı. Bir polis memuru odayı şu şekilde tarif etti:
"Talihsiz kadın, çürük bir hasır şilte üzerinde çırılçıplak yatıyordu. Etrafında dışkı, et, sebze, balık ve çürük ekmek parçalarından oluşan bir tür kabuk vardı. Yatağın üzerinde böcekler koşuşturuyordu. Odanın havası o kadar dayanılmazdı ki, incelememizi sürdürmek imkânsızdı." ????
Kurtarılış ve Sonrası
Blanche, hemen hastaneye kaldırıldı. Doktorlar, onun bu koşullarda hayatta kalmasının bir mucize olduğunu belirtti. Yıkanmaktan ve güneş ışığı görmekten mutlu olduğunu ifade eden Blanche, nezaketi ve sakinliğiyle hastane personelini etkiledi. Ancak 25 yıllık esaret, onun fiziksel ve zihinsel sağlığını geri dönülmez şekilde tahrip etmişti. Anoreksiya nervoza, şizofreni, koprofili ve teşhircilik gibi çeşitli psikolojik rahatsızlıklarla teşhis edildi. Normal yaşama uyum sağlayamayan Blanche, hayatının geri kalanını Blois'deki bir psikiyatri hastanesinde geçirdi ve 13 Ekim 1913'te, 64 yaşında hayatını kaybetti.
Olay ortaya çıktıktan kısa süre sonra annesi Louise Monnier tutuklandı. Ancak öfkeli bir kalabalığın evinin önünde toplanmasından 15 gün sonra, hapishanede kalp krizi geçirerek öldü. Bazı kaynaklar, bunun intihar olabileceğini öne sürmektedir. Ağabeyi Marcel Monnier ise mahkemede suçlu bulundu ancak zihinsel yetersizlik gerekçesiyle temyizde beraat etti. Marcel de 1913'te hayatını kaybetti.
Olayın Gerçekliği
Blanche Monnier'in hikayesi maalesef tamamen gerçektir. Olay, 1901 yılında Fransa'da büyük bir skandal yaratmış ve dünya basınında geniş yankı uyandırmıştır. Blanche'ın kurtarılmasından sonra çekilen fotoğraflar gazetelerde yayımlanmış ve olayın dehşet verici detayları kamuoyunu sarsmıştır. Fransız yazar André Gide, bu olayı 1930 yılında "La Séquestrée de Poitiers" (Poitiers'li Tecrit Edilmiş Kadın) adlı kitabında ele almıştır. Ayrıca, "The Secret of Madame Blanche" (1933) adlı Hollywood filmi de bu hikayeden esinlenerek çekilmiştir, ancak bazı detaylar değiştirilmiştir.
Bazı kaynaklarda, olayın detayları abartılmış ya da farklı anlatılmış olsa da, polis raporları, mahkeme kayıtları ve dönemin gazeteleri, Blanche'ın 25 yıl boyunca hapsedildiğini ve insanlık dışı koşullarda yaşadığını doğrulamaktadır. Olayın gerçekliği, Monnier ailesinin itibarına rağmen, isimsiz mektup ve polis soruşturmasıyla kanıtlanmıştır.
Hikayeden Çıkarılacak Dersler
Blanche Monnier'in hikayesi, aile içi baskının, kontrol arzusunun ve toplumsal statü takıntısının ne kadar yıkıcı olabileceğini gösteren acı bir örnektir. Bir annenin, kızının hayatını mahvetmek pahasına kendi ideallerini dayatması, insan doğasının karanlık yönlerini ortaya koymaktadır. Aynı zamanda, bu olay, bireysel özgürlüklerin ve insan haklarının önemini bir kez daha hatırlatmaktadır.
Blanche'ın trajedisi, 19. yüzyılın muhafazakâr toplum yapısında kadınların karşılaştığı baskıları ve ailelerin çocuklar üzerindeki aşırı kontrolünü yansıtmaktadır. Bugün bile bu hikaye, aile içi istismar ve bireysel özgürlüklerin ihlali gibi konulara dikkat çekmeye devam etmektedir.
Bakmadan Geçme





