Eğitimde yapay zekaya ne kadar güvenebiliriz?

Yapay zeka teknolojilerinin yaşamın her alanına hızla entegre olmasıyla birlikte, eğitim sektörü de bu dönüşümden nasibini alıyor.

Yapay zeka teknolojilerinin yaşamın her alanına hızla entegre olmasıyla birlikte, eğitim sektörü de bu dönüşümden nasibini alıyor. Artık okullarda sadece öğrenci ve öğretmen değil, yapay zeka da kalıcı bir aktör haline geliyor. Ancak bu hızlı değişim, beraberinde çeşitli soru işaretlerini ve belirsizlikleri de getiriyor.

Son dönemde hem okul idareleri hem de eğitimciler tarafından kullanılan yapay zeka uygulamaları; devamsızlık takibi, sınav değerlendirme, ders programı hazırlama gibi idari görevlerin yanı sıra öğrenme sürecine doğrudan etki eden alanlarda da kullanılıyor. Özellikle ChatGPT benzeri sohbet robotları, öğrenciler için dijital asistanlara dönüşerek kimi zaman özel ders öğretmeninin yerini almaya başladı.

Kişiselleştirilmiş öğrenme potansiyeli sunan bu sistemler, öğrenciye özel anlatım dili ve birebir rehberlikle öğrenmeyi destekleyebiliyor. Avustralya’daki Monash Üniversitesi’nden Prof. Neil Selwyn, bazı yapay zeka araçlarının öğrencilere doğrudan cevap vermek yerine hata yapma fırsatı tanıyarak eleştirel düşünme becerilerini geliştirebileceğini savunuyor. Ancak Selwyn’e göre, duygusal anlayış ve hayal gücünü besleme gibi insani yönler açısından bu araçlar hâlâ öğretmenlerin gerisinde kalıyor.

Griffith Üniversitesi’nden Dr. Jason Zagami ise yapay zekayı öğrencilerin dijital ikizlerini üretmek için kullandığını aktarıyor. Öğrencileri bu dijital kopyalarla rekabete sokarak başarı düzeylerini artırabildiklerini söylüyor. Bu yöntemle öğrencilerin kendi potansiyellerini daha iyi fark ettikleri ve daha motive oldukları ifade ediliyor.

Öte yandan, yapay zekanın öğrenme biçimlerini analiz ederek öğrencilerin güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koyma yeteneği, eğitimde veri temelli karar alma süreçlerini dönüştürebilir. Ancak sistemlerin hangi verilerle eğitildiği konusu ciddi bir problem olarak öne çıkıyor. Selwyn, bilgi kirliliği ve yanlış içerikler nedeniyle üretken yapay zekanın gelişiminde bir duraklama yaşandığını dile getiriyor.

Zagami ise özellikle ABD ve Çin merkezli veri tabanlarıyla eğitilen yapay zeka sistemlerinin, bu ülkelerin kültürel kodlarını taşıdığını, kendi sistemlerini geliştirmekte geç kalan ülkelerin eğitimde bu teknolojilere bağımlı kalabileceğini vurguluyor.

En dikkat çekici endişelerden biri ise yapay zekanın bireyleri farkında olmadan belirli yönelimlere sevk etme potansiyeli. Öğrencilerin hangi içeriklerle karşılaşacağına algoritmaların karar vermesi, onların uzun vadede eğitim ve kariyer tercihlerini etkileyebilir. Zagami, bunun zamanla bireyin gelişim sürecine müdahale eden bir mekanizmaya dönüşebileceği uyarısında bulunuyor.

Yapay zekanın sağladığı kolaylıkların yanı sıra, öğrencilerin düşünme yetisini köreltebileceği, öğretmenlerin rollerini azaltabileceği ve standart test sistemlerini geçersiz kılabileceği yönündeki tartışmalar da gündemdeki yerini koruyor. Eğitimde çığır açan bir teknoloji olarak görülen yapay zekanın, geleceği şekillendirmedeki rolü kadar, bugünü nasıl etkilediği de dikkatle izlenmeli.

 

Karaköse Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
AA

Bakmadan Geçme