Coğrafi işaretli Ağrı Geven Balı markalaşma yolunda bekliyor
Prof. Dr. Faruk Kaya, Karaköse Haber'e yaptığı özel açıklamada, coğrafi işaretli Ağrı Geven Balının sahip olduğu potansiyele rağmen markalaşma ve tanıtım alanında ciddi eksiklikler bulunduğuna dikkat çekti.
Türkiye’nin en yüksek zirvesine ev sahipliği yapan Ağrı’nın, çoğu zaman sert iklimi ve uzun kışlarıyla anıldığını belirten Kaya, buna karşın kentin bozulmamış doğası, yüksek rakımlı yaylaları ve zengin bitki örtüsüyle önemli üretim imkânları sunduğunu vurguladı. Kaya, bu imkânların en nitelikli çıktılarından birinin coğrafi işaretli Ağrı Geven Balı olduğunu ifade etti.
Yüksek Rakım, Zengin Flora, Özgün Tat
Ağrı Geven Balı’nın, geven (Astragalus) bitkisinin baskın olduğu yüksek rakımlı alanlarda üretildiğini belirten Kaya, kekik, papatya, yayla çiçekleri ve dağ çaylarıyla zenginleşen florasının balın kendine özgü aromasını ortaya çıkardığını söyledi. Balın rengi, kıvamı ve boğazda bıraktığı hafif yanma hissinin ayırt edici özellikler olduğuna dikkat çeken Kaya, yapılan analizlerde ürünün nem oranı, prolin miktarı ve fenolikbileşenler bakımından yüksek kalite sınıfında yer aldığının belirlendiğini aktardı.
Bu özgünlüğün, Ağrı Geven Balı’nın coğrafi işaret tescili almasıyla hukuki güvenceye kavuştuğunu belirten Kaya, Ağrı İli Arı Yetiştiricileri Birliği’nin girişimleriyle ürünün Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillendiğini hatırlattı. Kaya, bu aşamadan sonra balın yalnızca bir tarım ürünü değil, Ağrı ile özdeşleşmiş yerel bir marka olarak ele alınması gerektiğini dile getirdi.
Satış Noktaları ve Tanıtım Eksikliği
Coğrafi işaret tescilinin tek başına yeterli olmadığına işaret eden Kaya, Ağrı’da menşe amblemiyle denetimli ve görünür biçimde satışa sunulan Ağrı Geven Balı noktalarının yok denecek kadar az olduğunu söyledi. Kentin işlek caddeleri, otogarı, havaalanı ve turizm alanlarının bu ürün için önemli vitrinler olabileceğini ifade eden Kaya, “Bir kente gelen ziyaretçinin, o kente özgü ürüne kolayca ulaşamaması markalaşma açısından ciddi bir kayıptır” dedi.
Üretimde Dalgalı Seyir
Bal üretiminin yıllara göre değişkenlik gösterdiğini belirten Kaya, il genelinde üretimin son yıllarda yaklaşık 280–330 ton aralığında seyrettiğini kaydetti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2022 yılında arıcılık yapan işletme sayısının 298 olduğunu, bu sayının 2023’te 319’a çıktığını, 2024’te ise 290’a gerilediğini aktardı. Arılı kovan sayısında da benzer bir dalgalanma yaşandığını belirten Kaya, bu durumun arıcılığın önemli bir ekonomik faaliyet olmasına rağmen henüz planlı ve istikrarlı bir büyüme yakalayamadığını gösterdiğini ifade etti.
Bingöl Örneği Dikkat Çekiyor
Kaya, 2022 yılında coğrafi işaret alan Bingöl Balı ile yapılan karşılaştırmanın önemli dersler sunduğunu belirterek, Bingöl’de tescil sonrası markalaşma, tesisleşme ve dijital tanıtım alanlarında kurumsal adımlar atıldığını söyledi. Bu uygulamaların, coğrafi işaretli ürünlerin nasıl katma değere dönüştürülebileceğini gösterdiğini dile getirdi.
Bireysel Çabalar Var, Kurumsal Destek Şart
Ağrı’da yerli arıcıların arıcılığa olan ilgisinin arttığını belirten Kaya, kamuoyunda “Ağrı’nın balcı ablası” olarak tanınan Suzan Sürmeli’nin bireysel çabalarıyla Ağrı balını hem kent merkezinde hem de il dışına ulaştırmasının dikkat çekici olduğunu söyledi. Ancak bu bireysel girişimlerin sürdürülebilir bir kalkınma modeline dönüşebilmesi için kurumsal destekle güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Kalkınma Aracı Olarak Ağrı Geven Balı
Ağrı’nın bazı coğrafi dezavantajlarına rağmen önemli bir potansiyele sahip olduğunu ifade eden Kaya, arıcılığın desteklenmesine yönelik planlı ve süreklilik arz eden politikaların hem üreticiye hem de kente katkı sağlayacağını söyledi. Kaya, “Ağrı Geven Balı yalnızca bir tarımsal ürün değil; doğru yönetildiğinde istihdam üreten, göçü azaltan ve yerel ekonomiyi canlandıran bir kalkınma aracıdır” dedi.
Prof. Dr. Faruk Kaya, bu değeri korumanın kadar büyütmenin de ortak bir sorumluluk olduğunu belirterek, “Bazı şehirler geri kaldıkları için göç verir; bazıları ise potansiyellerini ertelemeyi alışkanlık hâline getirdikleri için” sözleriyle açıklamasını tamamladı.
Bakmadan Geçme
