Bitki çayları gerçekten masum mu?

Üst solunum yolu enfeksiyonlarının arttığı bu günlerde bilinçsizce kullanılan bitki çayları ve gıda takviyeleri ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

Üst solunum yolu enfeksiyonlarının sık görüldüğü son dönemde, bağışıklığı güçlendirmek amacıyla kullanılan bitki çayları ve gıda takviyeleri, uzmanlara göre sanıldığının aksine ciddi sağlık risklerini beraberinde getirebiliyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye Bölümü Eğitim ve İdari Sorumlusu Doç. Dr. Murat Akarsu, özellikle doktor önerisi olmadan ve yüksek dozlarda kullanılan bu ürünlerin toksik etkilere yol açabildiğini vurguladı.

Bilinçsiz kullanımın en önemli risklerinden birinin doz aşımı olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Akarsu, “Bir maddenin ilaç veya zehir diye tanımlanması doza bağlıdır. Hekim kontrolü dışında çeşitli ürünlerin kullanımlarında karaciğere toksik etki olup, ölümcül olabiliyor. Çoğunlukla poliklinik hastalarımız geliyor. Bir kısmı hakikaten soluğu acilde alabiliyor” ifadelerini kullandı.

Gıda takviyeleri ve bitki çaylarının masum ürünler olarak algılanmasının büyük bir yanılgı olduğunu belirten Akarsu, bu ürünlerin ilaçlarla etkileşime girebileceğini ve bazı durumlarda geri dönüşü zor tablolara neden olabileceğini söyledi. Doktor kontrolü olmadan alınan yüksek doz vitaminlerin ve mineral takviyelerinin özellikle karaciğer ve böbrekler üzerinde ciddi baskı oluşturduğunu ifade etti.

“Bir maddenin ilaç veya zehir diye tanımlanması doza bağlıdır” sözleriyle uyarılarını sürdüren Doç. Dr. Akarsu, “2-3 gramı geçen dozlarda kullanılabildiğini görüyoruz. Covid ile birlikte başladı ama doğrusu bu kadar yüksek doz C vitaminlerini önermiyoruz. Çünkü böbrekte taşa yol açabiliyor. Çok kompleks B vitaminlerinin birlikte tüketildiğini görüyoruz. Folik asit eksikse bunun, B12 eksikse B12'nin yerine konmasını daha doğru buluyoruz. Özellikle magnezyum günümüzün hastalığı yorgunluk. Laboratuvar verilerine bakmadan doktora danışmadan magnezyum alındığını görüyoruz” dedi.

Enfeksiyon dönemlerinde bitki çaylarına yönelmenin yaygın olduğunu ancak karışım ürünlerin içeriğinin çoğu zaman bilinmediğini vurgulayan Akarsu, “Örneğin, bir hastanın üst solunum yolu enfeksiyonu varsa bitki çayı, kış çayı içebilir. Lakin temel ayırt etmemiz gereken nokta, karışım formlarının içinde ne olduğunu bilmiyoruz, iyi tanımlanmış olması, dozunda kullanmamız gerekiyor. Bir maddenin ilaç veya zehir diye tanımlanması doza bağlıdır” ifadelerini kullandı.

Takviye ürünlerin aşırı kullanımının faydadan çok zarar getirdiğini belirten Akarsu, Omega 3 ve probiyotikler üzerinden de uyarılarda bulundu. “Omega 3’ten de bahsetmeden geçemiyorum. Özellikle çocukluk çağında çok faydalı, yaşlılarda demans ve bilişsel fonksiyonların düzenlenmesinde önemli. Fakat fazla miktarda kullanıldığında özellikle kan sulandırıcı kullanan hastaların, bu kan sulandırma eşiğinin aşağı çekildiğini, kanamalarla hastanın gelebileceğini söyleyebilirim” dedi.

Vitamin ve takviyelerin kan sonuçları görülmeden kullanılmasının ciddi riskler barındırdığını söyleyen Doç. Dr. Akarsu, “Vitaminler için de aynı şeyi söyleyebilirim, çok yüksek dozlarda alıyoruz, kan sonuçlarını beklemeden, görmeden alıyoruz. D vitamini düşüklüğü toplumuzda çok yaygın ama çok ciddi yan etkileri oluşabiliyor. Karaciğer hasarı, yetersizliğine götürecek tablolar olabiliyor, ölümcül olabiliyor” diye konuştu.

Bitki çaylarının özellikle yaşlılar, gebeler ve kronik hastalığı olanlar için daha büyük risk taşıdığına dikkat çeken Akarsu, “Gebelerde bitkisel çay önerilmiyor. Aktardan alınan ürünlerin kesinlikle kullanılmasını tavsiye etmiyoruz. Kontrolsüz bitki çayları sıvı kaybına, elektrolit dengesizliğine yol açabiliyor. Hastaların bir kısmı hakikaten soluğu acilde alabiliyor” ifadelerini kullandı.

Karaköse Haber - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme