Bilimsel veriler umut veriyor: Şizofrenide iyileşme mümkün
Dünya genelinde 21 milyon insanı etkileyen şizofreni, yalnızca genetik nedenlere bağlı değil.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre şizofreni, dünya çapında yaklaşık 21 milyon kişinin yaşamını etkileyen ciddi bir ruh sağlığı bozukluğu. Her 100 kişiden birinin yaşamı boyunca bu hastalığa yakalanma riski bulunuyor. Şizofreni sadece kalıtsal nedenlerle değil, çevresel faktörlerle de şekilleniyor. Özellikle çocukluk travmaları, madde kullanımı ve stres gibi unsurlar hastalığın oluşmasında önemli rol oynuyor.
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Alp Üçok, şizofreninin toplumda yaygın şekilde yanlış anlaşıldığını belirtiyor. Hastalığın kronik ama tedavi edilebilir bir yapıya sahip olduğunu vurgulayan Üçok, şunları söylüyor:
“Şizofreni, diyabet ya da hipertansiyon gibi kronik bir hastalık. Ancak bu, tedavi edilemeyeceği anlamına gelmiyor. Uygun tedaviyle hastalar işinde başarılı olabilir, sosyal hayatlarını sürdürebilir. Fakat toplumda hâlâ ciddi bir önyargı söz konusu. Hastalar bu önyargılar yüzünden tedaviden kaçıyor, yardım almaktan çekiniyor. Oysaki çoğu zaman şiddet içerikli olaylarla ilişkilendirilen psikiyatrik hastalıklar, gerçekte bu tür vakaların çok küçük bir bölümünde etkili.”
Prof. Dr. Üçok, özellikle genetik yatkınlığın hastalığa yakalanma riskini artırdığını ancak bunun tek belirleyici olmadığını ifade ediyor:
“Şizofreni hastalarının yüzde 10’u ailesinde hastalık öyküsü olan bireylerden oluşuyor. Esrar kullanımı da önemli bir risk faktörü. Ne yazık ki esrarın zararları göz ardı ediliyor. Bunun yanı sıra çocukluk döneminde yaşanan fiziksel, duygusal ihmal ve cinsel travmalar da beynin stres mekanizmasını bozarak psikoza zemin hazırlayabiliyor.”
Psikiyatri Uzmanı Dr. Erhan Yüksek ise DSÖ tarafından yürütülen ve 15 ila 25 yıl süren Uluslararası Şizofreni Çalışmasına dikkat çekiyor. Yüzlerce hastanın uzun süre takip edildiği bu araştırmanın çarpıcı bulgular içerdiğini belirten Yüksek, şöyle konuşuyor:
“Bu çalışma, şizofreninin düşündüğümüzden çok daha yüksek bir iyileşme potansiyeline sahip olduğunu ortaya koyuyor. İyileşme yalnızca belirtilerin ortadan kalkması değil; üretken, anlamlı ve bağlantılı bir yaşam sürülmesidir. Şizofreni, iniş çıkışları olan ama zamanla toparlanma olasılığı yüksek bir hastalıktır. Ancak damgalama ve önyargılar, hastaların iyileşme hikâyelerinin duyulmasını engelliyor.”
Şizofreninin belirtileri üç gruba ayrılıyor. Pozitif belirtiler arasında halüsinasyonlar ve sanrılar yer alıyor. Negatif belirtiler, duygulanımda küntleşme, sosyal geri çekilme ve konuşma yoksunluğu gibi işlev kayıplarını içeriyor. Bilişsel belirtiler ise dikkat dağınıklığı, hafıza sorunları ve düşünce organizasyonunda bozukluklar olarak öne çıkıyor.
Uzmanlara göre, toplumda farkındalığın artması, hastaların hayat kalitesini yükseltmenin anahtarı. Şizofreni tedavi edilebilen bir hastalık olsa da, önündeki en büyük engel hâlâ damgalama ve bilgisizlik.
Bakmadan Geçme





