Ağrı'da Depreme Dayanıklı Olmayan Bölgeler
Türkiye'nin en doğusunda yer alan Ağrı, Doğu Anadolu Fay Hattı'na yakın konumuyla yüksek sismik risk taşıyan illerden biridir.
Ağrı’nın Deprem Gerçeği ve Risk Dağılımı
Türkiye’nin en doğusunda yer alan Ağrı, Doğu Anadolu Fay Hattı’na yakın konumuyla yüksek sismik risk taşıyan illerden biridir. Bölgenin jeolojik yapısı, bazı alanlarda sert zeminle güvenli bir yaşam alanı oluştururken, bazı kesimlerde gevşek ve alüvyon tabanlı zeminler ciddi tehlike yaratmaktadır.
Uzmanlar, özellikle Ağrı Dağı çevresi ve güneydoğudaki yerleşim yerlerinin deprem dalgalarını daha şiddetli hissettiğini belirtiyor. Bu bölgelerdeki zemin katmanları, gevşek yapısı nedeniyle sarsıntı anında titreşimi büyüterek binalarda daha fazla hasara yol açabiliyor. 2025 yılı itibarıyla yapılan son jeolojik analizlerde, şehir merkezine yakın bazı mahallelerin de zemin özellikleri bakımından riskli sınıfta yer aldığı açıklandı.
Ağrı Merkezinde Depreme En Hassas Mahalleler
Ağrı şehir merkezi, nüfus yoğunluğunun fazla olması nedeniyle deprem riskinin etkilerinin en net hissedileceği alanlardan biri olarak gösteriliyor. Özellikle Kazım Karabekir, Dörtyol ve Yüzüncü Yıl mahalleleri, alüvyon taban üzerine kuruldukları için sarsıntılara karşı daha hassas bir yapıya sahip.
Bu bölgelerdeki eski yapı stoğu da riskin artmasına neden oluyor. 1999 öncesi yönetmeliklerle inşa edilen binaların bir kısmı, günümüz deprem standartlarına uymadığı için ciddi hasar potansiyeli taşıyor. Ağrı Belediyesi’nin yürüttüğü yeni kentsel dönüşüm projeleri, bu mahallelerdeki yapıların yenilenmesine odaklanıyor.
Buna karşın, merkez ilçenin kuzey kesimlerinde yer alan Abide ve Murat mahalleleri, zeminin daha sıkı ve kaya yapısında olması nedeniyle daha güvenli kabul ediliyor. Ancak riskli bölgelerde yapılan yeni inşaatlarda zemin etüdü yapılmadan başlanmaması gerektiği, uzmanlar tarafından sık sık dile getiriliyor.
Güney ve Doğu İlçeleri Deprem Riskinin En Yoğun Olduğu Alanlar
Ağrı’nın Doğubayazıt, Patnos ve Tutak ilçeleri, hem coğrafi konumları hem de zemin özellikleri nedeniyle ilin en riskli bölgeleri arasında yer alıyor.
Doğubayazıt, Ağrı Dağı’nın eteklerinde bulunduğu için volkanik tabakaların üzerine kurulu bir yerleşimdir. Bu durum, zemin hareketlerini büyüterek deprem etkisini artırmaktadır. Ayrıca bölge, İran sınırına yakın olması nedeniyle komşu ülkede meydana gelen sarsıntılardan da etkilenebilmektedir.
Patnos ilçesi ise geniş ova yapısı nedeniyle en riskli yerlerden biri olarak gösterilmektedir. Ova zeminlerinde sarsıntı dalgaları daha geniş alana yayılır ve bu da binaların dayanıklılığını azaltır. Özellikle merkezdeki eski binaların güçlendirilmemesi, olası bir depremde büyük kayıplara yol açabilecek bir tehdit olarak görülüyor.
Tutak ise hem fay hattına yakınlığı hem de gevşek toprak yapısı nedeniyle dikkat edilmesi gereken bir diğer bölgedir. Bu ilçede zemin sıvılaşması riski bulunmakta, bu da deprem sırasında binaların temellerinin zarar görmesine neden olabiliyor.
Kentsel Dönüşümün Önemi Artıyor
Ağrı genelinde deprem tehlikesine karşı alınacak en önemli önlem, yapı stoğunun yenilenmesi ve riskli alanların dönüştürülmesidir. 2024’te başlatılan kentsel dönüşüm hamlesi, özellikle merkez ilçedeki yüksek riskli mahallelerde uygulanmaya devam ediyor.
Uzmanlar, dönüşüm sürecinin yalnızca yeni binalar yapmakla sınırlı kalmaması gerektiğini, aynı zamanda zemin güçlendirmesi, altyapı yenilemesi ve afet toplanma alanlarının oluşturulması gibi çok yönlü planlamaların yapılmasının şart olduğunu belirtiyor.
Yapı denetim firmalarının etkin çalışması, müteahhitlerin proje aşamasında mühendislik standartlarına uyması ve vatandaşların depreme dayanıklı konut bilincine sahip olması, Ağrı’nın gelecekteki depremlerde can ve mal kaybını minimize edebilir.
Uzmanlara Göre En Riskli Bölgeler
Jeoloji uzmanları ve AFAD tarafından yapılan değerlendirmelere göre, Doğubayazıt, Patnos, Tutak ve Merkez’in güney mahalleleri, Ağrı’nın depreme en dayanıksız bölgeleri olarak öne çıkıyor. Bu alanlarda hem zeminin yumuşak yapısı hem de fay hattına yakınlık, riski artıran başlıca etkenler arasında.
Buna karşın Eleşkirt, Taşlıçay ve Diyadin ilçeleri, zemin yapısı açısından daha sağlam bir profile sahip. Ancak uzmanlar, hiçbir bölgenin tamamen risksiz olmadığını vurgulayarak, yapı güvenliği ve afet hazırlıklarının tüm il genelinde artırılması gerektiğini belirtiyor.
Ağrı’da depreme dayanıklı olmayan bölgelerin belirlenmesi, şehir planlamasında yol gösterici bir unsur olarak değerlendiriliyor. Bu kapsamda, 2025 yılı itibarıyla yeni yapı izinlerinin verileceği alanlarda jeoteknik rapor zorunluluğu getirilmesi de gündemde.
Ağrı, bulunduğu coğrafi konum nedeniyle deprem tehlikesiyle yaşamayı öğrenmek zorunda olan illerden biri. Ancak doğru mühendislik, bilimsel şehir planlaması ve bilinçli yerleşim tercihleriyle, riskin etkilerini azaltmak mümkün hale geliyor.
Kaynak: Zeki Ersin Yıldırım
Bakmadan Geçme