ADI ZÜLEYHA...
Bolu'lu fakir bir ailenin kızı olarak zor şartlarda okudu hayali iyi bir öğretmen olmaktı.
İlk görev yeri Siirt Pervari ilçesi'ne ait bir köye tayini çıkmıştı.
Bu bilgiyi aldığında önce içinde bir korku ve endişe verici bir durum yüzüne yansıdı.
Şöyle kendini toparladı ve bir iç çekerek bu vatanın her yeri benim,bu çocuklar bizim,ben hayatımı ve kurduğum hayalleri bu çocuklara vakf etmek için emek verdim.
Cismani varlığım büyük bir tehlikeye maruz kalsada bu görevi haysiyetimle, şerefimle ifa etmeliyim diyerek, büyük bir ciddiyetle Pervari'ye doğru yol almak için hazırlıklarına başladı.
Pervari'ye vardığında hâlâ yüzünde o garip endişe vardı.
Son derece dağlık ,sarp ve derin vadilerle birbirinden ayrılmış bir coğrafyada öğretmenlik yapmak bir hayli zor olsa gerek diye iç dünyasında heyecan,korku, umut ve ailesinden uzak bir dağ köyünde yaşayan vatan evlatlarına mesleğinin ehemmiyetinin idraki içinde, idealist bir öğretmen edası ile dağ kekiği kokan köye yaklaşmıştı.
Üç yıl boyunca bu dağ köyünde görev yapmış hayatının kıymetli zamanını ve en değerli adımlarını belkide bu köyde atmıştı.
Hayatında hiç görmediği ve göremeyeceği ilgi, alaka ve şefkati bu köyde yaşayan immihan teyze ve eşinden göreceğini hiç aklının ucundan bile geçirmemişti.
Okulun küçük tek odalı lojmanına yerleşti ama bir gün bile orada yatmadı.
Köyün merhamet meleği İmmihan teyze ve yaşlı kocası Derviş amca bizde kalacaksın, seni asla yalnız bırakmayız dediler.
Züleyha bu teklif karşısında derin bir şaşkınlık
İçinde evet dedi ve o andan itibaren evlatları olmuştu...
Bir süre sonra evin bir kızı olarak. Evet ,bildiğiniz bir evin kızı nasılsa aynen oda öyle davrandı.
Yedirdiler, içirdiler, hastalandılar, ağladılar güldüler bunların hepsini beraber yaşadılar.
Onlar yarım Türkçe ile Züleyha 'ya Ana Baba oldular.
Oda yarım Kürtçe ile onlara sırdaş oldu yoldaş oldu...
Üç yılın sonunda tayini memleketi Bolu'ya çıktı. Ayrılık vakti gelip çatmıştı.
Ağıtlarla, gözyaşlarıyla dolu bir vedalaşma ile üç günlük süs gibi zamanın çok hızlı akıp geçtiği bu köyden ve derviş amcası ile immihan teyzesine yanaklarından süzülen göz yaşı damlası ile elveda diyerek ayrılmıştı.
Artık Bolu'da bir yuva kurmak için düğün hazırlıkları başlamıştı.
İmmihan Anasına davetiye gönderdi.
Çünkü ona Ana gibi bir yar olmuştu.
İmmihan teyzesi davetiye'ye çeyrek altını bantlamış Züleyha 'ya göndermişti.
Bu durum karşısında Züleyha'nın Ailesi âdeta şok olmuştu.
Bu nasıl vefa.
Bizim buralarda pek görmediğimiz şey dediler. Çok ama çok duygulandığı o hüzün dolu gözlerden boncuk boncuk göz yaşı damlası yanaklarından süzülüyordu...
Bir zaman sonra oğluna hamile kalmıştı.
Bu sevinci İmmihan Anasına telefon açarak paylaştı.
Havalara uçtu zılgıt çekti.
Torunum olacak dedi.
Söz ver torunumun 40'ı çıkar çıkmaz Pervari'ye geleceksin tamam mı dedi ve sözleştikten sonra kapadı telefonu...
Bir gün immihan annesi Züleyha öğretmeni aradı şöyle dedi ben rahatsızım sesim çıkmıyor dedi.
Kızım yanımda,
Ona söyleyedim benim konuşmalarımı sana mesaj olarak atacak dedi...
Züleyha öğretmen hamileliği süresince ona yazdı çok iyiyim.
Biraz rahatsızım ama önemli bir şeyim yok diye yanıt veriyordu.
Sürekli yazıyor ve hep bu manada güzel cevaplar alıyordu.
En nihayetinde öğretmen hanımın bir oğlu olmuştu.
20 günlük olmuş. Adını Bolu'lu Babası Ahmet ile Pervari'li manevi Babası Derviş babanın adını koydu.
Oğlunun adını büyük bir gururla Ahmet Derviş olarak kayda geçirmişti..
Ne güzel hayatında iki güzel ve özel insanın isimlerini çocuğunda yaşatması müthiş vefa dolu bir davranış ve insani bir duruştu...
Bu kez görüntülü arayıp İmmihan annesine torununu göstermek istedi.
Görüntüde genç bir kadın.
İmmihan Ana dedim.
Kaybettik dedi....
Yıkıldım.
Nasıl, ne zaman dedim 4 ay oldu dedi.
Peki ,ben aylardır kiminle yazıştım dedi.
Kızı "Anam dedi Züleyha öğretmen hamile, hastalığımı, perişan olduğumu sakın söylemeyin.
Üzülür hamileliğine çocuğuna zarar gelir.
Ben yazıyormuş gibi yapın.
Ölürsem de doğum yapana kadar gizleyin.
Bir gün buraya gelirse mezarımın taşına elindeki tebeşirle ben geldim yazsın yeter."
Ya Rabbim !
Bu nasıl bir metanet, bu nasıl bir şefkat bu nasıl bir azamet..
Pervari'nin kızı olmuş Züleyha öğretmen.
Onlarda Ana-Baba olmuştu.
Bizim doğunun şevkat ocağında yetişen insanlar yürekte hep iz bırakır..
Gönülde söz bırakır.
Ardından köz bırakır...
İşte biz hep böyle bir yaşam hikayesinin ortaklarıyız dostlar..
Ana karnında bir bebeğe zarar gelmesin diye, hastalığını, acısını ve ölümünü bile gizleyip bağrına basan toprağımın tüm analarına selam olsun....
Hunharca masum narin bedenlere kıyan,
Bu toprakların bu asil milletin ruh ve anlamını taşımayan hain ve ihanet içinde olan bütün zalim ve kötü ruhlu insanların hem bu dünyada hem de öte dünyada cezaya müstahak olması dua ve temennisi ile herkesin Ömür boyu yolları bu milletin ruh köklerini, inanç değerlerini yansıtan İmmihan analarla Derviş amcalarla kesişmesini diliyorum...
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.