ABD resesyona girerse ne olur?
Trump'ın geçen haftaki gümrük vergisi açıklamasının ardından küresel piyasalarda tansiyon yeniden yükseldi. Ekonomistler, ABD'nin resesyona girme olasılığını ciddi şekilde masaya yatırıyor. Peki, dünyanın en büyük ekonomisi durgunluğa girerse ne olur? Küresel etkileri, Türkiye'ye yansımaları ve beklentilerle birlikte işte tüm detaylar...
ABD'nin resesyona girme ihtimali son zamanlarda yeniden gündeme gelirken, bu olası senaryonun hem Amerikan halkı hem de dünya ekonomisi üzerindeki etkileri büyük bir merak konusu. Çünkü ABD ekonomisi yalnızca kendi sınırları içerisinde değil; ticaret, finans ve yatırım kanalları üzerinden tüm dünyayı doğrudan etkileyen devasa bir yapı. Dolayısıyla ABD'nin resesyona girmesi, sadece Amerikan vatandaşlarını değil; Çin'den Türkiye’ye, Avrupa’dan Latin Amerika’ya kadar tüm ülkeleri etkileyebilecek domino etkisi yaratabilir.
Küresel Ticarete Etkisi Ne Olacak?
ABD dünya ekonomisinde yaklaşık %25’lik paya sahip. Bu da demek oluyor ki, Amerikan ekonomisinin küçülmesi, küresel talepte ciddi bir düşüş yaratabilir. Özellikle ABD’ye yüksek ihracat yapan ülkeler – Çin, Kanada, Meksika, Almanya ve Japonya gibi – üretimlerini azaltmak zorunda kalabilir. Küresel ticaret hacmi daralabilirken, gelişmekte olan ülkelerin ihracat gelirleri de önemli ölçüde zarar görebilir.
Türkiye gibi ihracata dayalı büyüme modeli benimseyen ekonomiler için bu tablo endişe verici. ABD'nin ithalat talebinin zayıflaması, Türk sanayisinin ihracata dönük kollarında sipariş düşüşüne, dolayısıyla üretim ve istihdam kaybına neden olabilir. Ayrıca, ihracat gelirlerinin azalması, döviz girdisini azaltarak Türk lirası üzerindeki baskıyı artırabilir.
Finansal Piyasalarda Fırtına
ABD ekonomisinin resesyona girmesiyle birlikte küresel piyasalarda ciddi bir türbülans bekleniyor. Yatırımcılar riskli varlıklardan kaçarken, altın ve ABD tahvilleri gibi güvenli limanlara yönelebilir. Bu da dünya genelinde borsalarda düşüşe, volatilitenin artmasına ve para birimlerinde dalgalanmaya yol açabilir.
Gelişmekte olan ülke para birimlerinin bu dönemde ciddi değer kayıpları yaşaması olası. Yabancı yatırımcılar, ekonomik belirsizlikten korunmak amacıyla bu ülkelerdeki varlıklarını satıp ABD varlıklarına yönelme eğilimi gösterebilir. Bu durum Türkiye gibi ülkelerde döviz kurlarında dalgalanmayı artırırken, enflasyonist baskıların da tetiklenmesine neden olabilir.
Fed’in Faiz Hamleleri
ABD Merkez Bankası (Fed), resesyon ortamında büyümeyi canlandırmak için faiz indirimine gidebilir. Bu da kısa vadede gelişmekte olan ülkelere sermaye girişini artırabilir. Ancak bir diğer olasılık, resesyon döneminde "güvenli liman" olarak görülen doların, ters etkiyle daha da değer kazanmasıdır. Bu çelişkili durum, gelişmekte olan ülkeler açısından ciddi bir belirsizlik yaratır.
Doların hangi yöne gideceği, Türkiye gibi ülkelerin dış borçlanma maliyetlerini, özel sektörün döviz açık pozisyonlarını ve finansman koşullarını doğrudan etkiler. Özellikle özel sektör borçluluğu yüksek olan ülkelerde bu süreç kırılganlığı artırabilir.
Emtia Fiyatları Düşecek mi?
Resesyon ortamında sanayi üretimi ve tüketici talebinin azalması, petrol, doğalgaz, bakır ve benzeri emtialarda talep düşüşü yaratır. Bu da fiyatların düşmesine neden olabilir. Enerji ve emtia ihracatçısı ülkeler bu durumda gelir kaybına uğrayabilirken, ithalatçı ülkeler için bu gelişme kısa vadede maliyetleri düşürerek olumlu sonuçlar yaratabilir.
Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler, düşen petrol fiyatlarıyla dış ticaret açığını azaltabilir. Ancak bu olumlu etkinin kalıcılığı, küresel ekonomik aktivitenin toparlanma hızına bağlıdır. Zira uzun süren bir durgunluk, maliyet avantajını ortadan kaldırabilir.
Türkiye'ye Etkisi Ne Olur?
ABD resesyonunun Türkiye’ye etkileri iki yönlü olabilir. Bir yandan ihracat pazarlarının daralması, üretim ve istihdamı olumsuz etkileyebilir. Diğer yandan, Fed’in faiz indirimi gibi teşvik politikaları, Türkiye’ye sermaye girişlerini artırarak kısa vadeli rahatlama sağlayabilir.
Ancak bu rahatlama geçici olabilir. Kalıcı bir toparlanma için Türkiye'nin yapısal reformlara yönelmesi, üretim ve teknoloji odaklı büyüme modelini güçlendirmesi gerekir. Aksi halde, dış şoklara açık yapısıyla Türkiye ekonomisi kırılgan bir zeminde kalmaya devam eder.
4-6 Ay İçinde Kritik Eşik Aşılabilir
Yatırım bankacılığı firması Wolfe Research, ABD ekonomisinin mevcut gidişatla dört ila altı ay içinde resesyona girebileceği uyarısında bulundu. Firma, özellikle ticaret tarifelerinin ve finansal sıkılaşmanın GSYİH üzerinde 50 baz puanlık bir baskı yarattığını belirtiyor. Eğer yeni bir ticaret anlaşması olmazsa, resesyonun kaçınılmaz olacağını öngörüyorlar.
Stratejist Stephanie Roth liderliğindeki ekip, S&P 500’ün bile resesyon olasılığını %49’a çıkardığını ve piyasa katılımcılarında ciddi bir tedirginlik oluştuğunu vurguladı. Yani piyasalardaki korku fiyatlaması başlamış durumda.
Bakmadan Geçme





